Kendini gözlemleyen
Kişi bir hayat boyu kendisini tanımak, bulmak ve aşma gayretindedir. Gereken bilgileri ise çok farklı şekillerde edinebilir. Wilson ve Dunn (2004) bu yollar
- Kendini gözlem,
- Davranışlardan çıkarsama,
- Başkalarının görüşleri
- Başkalarının davranışlarından kendisiyle ilgili çıkarsama ve
- Kendini başkalarıyla kıyaslama olarak tanımlamıştır.
Sembolizmde ayna, bilen ile bilinenin birliğini simgeler. Muhyiddin ibnü’l-arabi'nin fususu’l-hikem’de kullandığı ilk metafor olan ayna, çeşitli din, edebiyat, mitoloji, kültür ve felsefi düşünüş sistemlerinde, özellikle birtakım metafizik gerçeklikleri, vahdeti vücud düşüncesinin ana unsurlarını, tanrı ile insan arasında aynı anda var olan özdeşlik/ayniyet ve başkalık/gayriyet ilişkisini göstermek ve insan, insan-ı kâmil ve kalp kavramlarını açıklamak üzere kullanmıştır. Mevlana da gönül kavramına istenen ve ulaşılması gereken bir bilinç halini tanımlamak için ayna metaforunu kullanır. Gönlün gerçeği yansıtabilmesi için cilalanması gerektiğini ve bunu da büyük çaba ve irade ile olacağını söyler. Kalp bir aynadır ve aldığı görüntüyü iyi yansıtabilmesi için her türlü kirden, pastan temizlenmiş olması gerekir. Pas ve kir; sûfîlerin dünyâ ilgileri (mâsivâ) dedikleri, kalbin Allah’tan başka şeylere ilgi duymasıdır. Tasavvufun hedefi de kalbi saf ve tertemiz, arınmış bir ayna hâline getirmektir. Buradan hareketle, yansımalarla dolu bir dünyada yaşadığımız, yansıyan ve yansıtan olduğumuz anlaşılmaktadır. Kime yansıyoruz? Kimi yansıtıyoruz? Ve o zaman neden şikâyet ediyoruz? Demek lazım.
Bugüne kadar yaşadıklarımızı yansıma ve yansıtma kuralına göre düşündüğümüzde, zihin yapımıza yani ayna nöronlara bakmak gerekir. Ayna nöron, bir canlının herhangi bir hareketi kendisi yaptığında ve aynı hareketi yapan birini gözlemlediği durumların her ikisinde de ateşlenen nöronları ifade eder. İnsandaki empati duygusunun temeli olan bu nöronların diğer insanların eylemleri anlamak ve taklit ile yeni beceriler öğrenmek için önemlidir.
Nesnelerin görüntüsünü veren ve ışığı yansıtan ayna, sanatın birçok dalında da bireyin kendinin farkına varması ve tanıması ve kendisiyle yüzleşmesinin temsili olarak kullanılır. Ayna, insanın gerektiğinde kendine çeki düzen vermesi için tasarlanmıştır. Ancak sadece dışı değil içide düzeltmek gerekir. “Gözler kalbin aynasıdır”, “gözler ruha açılan kapıdır” dedikleri gibi aynaya bakmak kişinin kendi iç benliğine açılan pencere gibi kendisiyle karşılaşmasını ifade eder. Ayna karşısında insan kendisiyle baş başa kalıp o andaki en açık, en doğal halini görür. İnsanın içinde ne varsa dışına da o sızacaktır. Hz. Mevlana “denizde ne varsa kıyıya o vurur” diyerek için dışa yansıdığını vurgular. Aynaya bakışta ilk aşamada fiziksel engel içe bakışı mesajın alınmasını anlaşılamaması ve yakalanmasını engellemesi ile metafor olur. Bu ilk düzey “bilgilendirici” olur sonra “sembolik” mesajlar ve daha sonra “apaçık, hatalı, direşken” mesajı alan ama ret eden süreç gelir. İşte bu insanın gerçeği ret edip önce kendine ve sonra herkese yalanlar söylediği aşamadır. Söylediği yalana en çok ve en önce kendisi inanır. Ramana Maharshi “Beden, aklın yansımasından başka bir şey olmayıp akıl ise ışık saçan kalbin yalnızca zayıf bir yansımasıdır.” der. Aslında bilir insan, yalan söylemek en çok kendini acıtır ve kalbin sesi ara ara hatırlatır gerçeği sezgiler yoluyla. Ama olumsuz düşüncelerin ürünü olan kibir, öfke, nefret, kin, haset gibi duygular gerçeği örterek oyalamaya devam eder.
Kişinin kendisini ve çevresini sakin ve sabırlı bir şekilde, duyumsayarak, serbest bırakarak ve şimdiki anı olduğu gibi algılaması, kendini gözlemdir. Kendini gözlem kişinin o anı, kendisini ve çevresini deneyimlemesidir. Otomatik yapılan işlerde farkında olmadan geçen anların farkına varmak, zihinden geçen düşünceleri yakalamak, arada durdurabilmek ve zihnin hayal kurma, imaj üretme ve kurguların farkına varıp ana döndürme gayretinde olmak gerekir. Bu farkındalık çabası çok zor ama çok da zevklidir. Çünkü insanın kendi varlığı hakkında bilgi edinmesi ve anın farkına varıp dinginliğin hazzını duyması muhteşem bir farkındalık tecrübesidir. Aranan huzur bu şekilde gelir.