Neden ben
İnsanın açmaza düştüğü anlarda sürekli sorduğu, cevabını ise genelde bulamadığı veya aldığı cevapla tatmin olmadığı durumların sıklıkla yaşandığı sorudur Neden? Birçoğumuz çoğu defa bu soruyu sormuşuzdur. Ama genelde başına herhangi kötü olay gelen kişiler genelde "neden ben" diyor. Ne zaman bir hata yapılsa, beklentiler karşılanmasa hep aynı soru tekrarlanıyor. Sanırım, anlaşılmaz durum, sorun, zorlukla veya problemle karşılaşanlar anlamak ve bilmek için soruluyor.
Soru sormak hayatın anlamını hatta kişinin kendisini bulmada anahtar role sahiptir. Yaşamın değişimi, gelişimi şekillendiren sorularla olur. İnsanı esir eden zihne meydan okumaya, gönüllere dokunma sorularla olur. Soru sormak ve doğru cevaplara ulaşmak ilgi, dikkat ve gayretle olur. Bir çocuk zihnin uyanışı, farkındalıkla beraber sorular sormaya başlar. Etrafındaki olayları soru sorarak anlamlar yükleyerek onlarla yaşamayı öğrenir. Ancak zaman içinde merak kaybolarak soru sorma heyecanı geçer ve monoton günler başlar. Eğitimle beraber çocuklarda soru sorma oranı ve dolayısıyla da “ilgi” düşüyor. Einstein, soru sormanın ve sorgulamanın öğrenmek ve problemleri çözmek için çok kritik olduğunu anlamış ve “soru sormaktan vazgeçmeyin” demiştir. Doğru soru sormak ise iyi dinlemekle alakalıdır. Soru sorma becerisi olayların daha iyi analiz edilmesine, kısa zamanda doğru ve etkili çözümün bulunmasına, yeni fırsatların erken keşfine ve uzak görüş ile yeniliklere daha kolay uyumlanma sonucu grubunda lider olmaya vesile olur. Einstein doğru soru sormanın önemini “Bir insanın zekâsı, verdiği cevaplardan değil, sorduğu sorulardan anlaşılır.” diyerek vurgular. Ama soru çeşitleri değişir ve aranan cevaplar da aslında sorulara göre şekillenir. Genelde iletişimi devam ettirmek için açık uçlu, onay almak için yönlendirici, iletişimi bitirmek için de rahatsız edici sorular kullanılır. “Güzel sorular insanı düşündürür” ve düşünen insan öğrenir. Einstein’ın kendine sorduğu “Işık hızında seyahat etseydik, neler görürdük?” sorusu dünyayı değiştiren sorulara örnektir. Doğru sorular davranış değişikliğinin de hareket noktasını oluşturur. Kişinin gelecekteki davranışları ile ilgili sorular, o kişinin değişimine temel atmaktır. Soruların etkisi evet veya hayır şeklinde cevaplanmasına bağlı olduğunu gösteriyor. Ayrıca, kağıt kalemle veya bilgisayarda alınan cevaplarda etki daha da artıyor. Motive olmakta zorlanılan konuda bir evet-hayır sorusu sorduğunuzda cevap vermeye çalışmak bile motivasyonu arttırmaktadır. Mesela yarın sabah erken kalkacak mısın? sorusuna cevap vermeye çalışmak kişiyi bu konuda düşünmeye iterek başarı sağlar.
Eskiden basit sorulara büyük cevaplar aramak esastı. Ama bu kadar çok bilginin üretildiği çağda, sorular çok daha değerli ve soru üreten teknolojiler gündeme geliyor. Bilgisayarlar yüklenen bilgilerle sınırlı olduğu için insan zihni zenginliğini veremez. Ama insan Zihni bilgisayar gibi çalışarak, sorulan sorulara göre cevap arar. Genelde bu durumda neden veya nasıl diye iki farklı soru kelimesi kullanılır? Neden ve nasıl birbiri yerine sıklıkla kullanılan ama farklı sonuçlar veren kelimelerdir. Neden böyle oldu? Neden bu benim başıma geldi?” sorularında zihin neden sorusunun cevaplarını araştırıp onlarca neden bulacak ama çözüm bulamayacaktır. Meşhur Wimbledon Arthur Ashe ölüm döşeğindeyken sorarlar “Tanrı böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti? Arthur Ashe ise “Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar. 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir, 500 bini profesyonel tenisçi olur bunlardan 50'si Wimbledon'a kadar gelir ve 2'si finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrı’ya "Neden ben?" diye hiç sormadım. Şimdi acı çekerken, Tanrı’ya nasıl "Neden ben?" diyebilirim ”der. Neden bir olaya yol açan başka bir olayı sormak için kullanılırken nasıl, bir eylemin, bir işin hangi yolla, ne biçimde olduğunu sormak için kullanılır. Neden sorusunun o an için bir cevabı olmayabilir. Veya aldığınız cevap tatmin etmeyebilir. Buz devri filmindeki “ama olamaz neden ben, gerçi benim suçum, o yüzden olabilir” repliği bunu anlatır. Bu soruda belki bir cevap vardır ama çözüm yoktur. Böylece anlamak ve bilmek için kullanılan sorular, olayı daha karmaşık hale getirip daha çok Neden sorusuna yol açar. O nedenle kimi zaman isyan sebebidir neden sorusu. Oysa neden yerine nasıl kelimesini kullandığımızda ise zihin çözüm olanakları üzerine odaklanacaktır. Nasıl çözebilirim? Dendiğinde çözümler sıralanacaktır. Nasıl iş bulurum diye soran birine iş bulma, nasıl iş kurarım diye sorana ise iş kurma olanakları sunulur. Bir zorlukla karşılaşıldığında bu problemi nasıl aşabilirim, çözebilirim şeklinde düşünme şekline geçildiğinde problemlerin de geçici görünmeye başlar. Doğru seçimler yapabilmek kendimize doğru ve etkili sorular sormakla olur. Soru sormak hayatı doğal bileşeni ve geleceğimizi şekillendiren başarıda önemli bir yetkinliktir. Sadece iş hayatında değil, beşerin insan olma yolculuğunda da doğru seçimler için doğru ve etkili sorular gerekir. Sadece neden yerine nasıl soru kelimesini kullanmaya başlamak bile gelişmede önemli bir adım olacaktır.