Öğreniliyorsa
Çaresizlik öğreniliyorsa, çözümsellik de öğrenilebilir. İnsanın yaşadığı başarısızlıklar nedeniyle çaba gösterme isteğini kaybetmesi ile hep başarısız olacağına dair bir inanç geliştirmesine "Öğrenilmiş Çaresizlik" denir. Hoş olmayan bir durumdan kaçma seçeneği verilmeyen canlıların, sonrasında kaçma seçeneği olsa bile bunu kullanmaya çabalamamaları şeklinde görülmektedir. Öğrenilmiş çaresizlik o kişi ile sınırlı kalmıyor, o kişinin etrafındaki kişilere de bir şekilde sirayet ediyor. Kişiler bu hallerinden mutlu değillerse de sonucun değişmeyeceğine olan inançları onları geriye çekler. Çünkü o korkular kaygılar onu korumak adına yerleşmiştir ve değişirse başına bir şey geleceğinden değişimi istemez. Oysa zekâ, zihin dinamik bir yapıdır ve sürekli hareket halindedir. Korkuyu öğrendiğimiz gibi korkmamayı da öğrenebiliriz. İnsan, sabit, statik zekâ yerine genç yaşlarda akıcı ileri yaşlarda ise veya kristalize zekâya geçebilir. Rahat kişilerin zihinleri, öğrenilmiş çaresiz olanların aksine çözüm odaklı olmayı öğrenerek akıcı veya kristalize olmuştur. Bunlar aynı kapasitenin, metodun, yolun farklı kullanımı gibidir. Akıcı zekâ, problemleri akıl yürüterek, kristalize zekâ ise geçmiş öğrenme veya deneyimlerinden faydalanarak çözer. Gençlerde akıcı zekâ yaşlılarda ise kristalize zekâ daha yüksektir. Bunun için, farkına varmadan öğrenilen korkular gibi farkına varmadan güzellikleri duyguları da kendimize öğretmek değil ama hatırlatmamız gerek. Bir işadamına sen nasıl başarılı oldun diye sorarlar. Gölete gelen susamış köpek beni aydınlattı der. Susayan köpeğin gölete gelip tam su içecekken kendi yansımasını görüp kaçması ve her seferinde aynı korkuyla susuz kalmasını ve sonra susuzluğa dayanamayıp suda gördüğü köpekle savaş için kendini göle attığında düşmanın yok olmasını ve suya kavuşmasını anlatır. İnsanın istekleri ile arasındaki tek engel, içindeki korkulardır. Hedeflerine varmak isteyenlerin öncelikle içlerindeki engel duygulara yoğunlaşıp, aşmaları gerekir. Her ne kadar “İnsan duygusal bir varlıktır” desek de “duyguları yönetme” ciddi bir handikaptır. Duygular se düşünce kaynaklıdır. Duyguları değiştirmek için düşünceleri değiştirmek gerekir. Bunun için öncelikle, düşünme ve davranış biçimlerinin düzenlemesi gerekir.
Öğrenilmiş çaresizliğin kaynaklarının keşfetmek
- Kişinin olumsuz düşüncelerini belirlemek
- Daha işlevsel düşünceler ve davranışlar geliştirmek
- Benlik saygısını artırıcı aktiviteler
- Çaresizlik duygularını azaltıcı yardım ve destek
- Hedef ve görevler belirlemek
- Zorlayıcı duygularla çalışmayı öğrenmek.