Sakinlik
Rivayete göre, Kral 2.Heron tacının saf altından yapıldığından emin olmak için matematikçi, fizikçi ve mühendis olan zamanın mucidi Arşimet'i görevlendirir. Çünkü Arşimet bir dairenin çevresinin çapına oranını (pi sayısını); silindir ve diğer geometrik şekillerin alan ve hacimlerini hesaplamayı başarmıştır. Ayrıca mancınığı keşfetmiş, ağır yükleri kaldırmak için ağırlıklar, makaralar ve kaldıraç sistemlerini geliştirmiştir. "Bana bir kaldıraç verin, dünyayı yerinden oynatayım" sözü ona aittir. Arşimet kralın verdiği görev için uzun süre çalışır ancak iş kolay değildir. Çünkü, araştırma taca zarar verilmeden yapılmak zorundadır.
Problem çözümü için ne kadar uğraştı bilinmiyor ama çözümün çok ani ve beklenmedik bir yerde, banyo teknesine oturduğu sırada, gelir ve heyecanla Eureka! Eureka!( Buldum! Buldum!) diye bağırarak hamamdan dışarı fırlar. Aslında herkes hayatında sürekli çözümler bulmak zorunda kalır. Arşimet'in problemi kadar teknik olmasa da günlük hayat acil çözümler isteyen problemlerle dolu çıkar karşımıza. Çözümleri görebilmek, bulabilmek çözüm parçalarının, olasılıkların zihnimizde yer almasını değilse onu bir şekilde bulmasını gerektiriyor. Genelde çözümlerin gece uyurken veya tamamen farklı bir işle meşgul iken bulunmasında ki sır ise beynin gerginlikten kurtulup sakinleşmesinde gizlidir.
Stres, kızgınlık öfke gibi duygular düşünme becerisi ve beynin aktif çalışmasını olumsuz etkiliyor. Hele öfke anında insanın gözü hiç bir şey görmez olup en yanlışı doğru kabul edebilir hale gelebiliyor. O halde çözüm bulma sürecinde "sakinlik" kritik bir konu oluyor. Gerginlik yaratacak olaylarla karşılaştığımızda sakin kalabilme becerisi çözüm bulmada ve uygulamada fark oluşturuyor. Zaten bu nedenle son yıllarda öfke kontrolü konulu pek çok eğitim ve seminerler var. Arşimet çalışmaktan yorulup biraz rahatlayayım dediği anda çözümü buldu. Diğer pek çok kişide dinlenirken, uyurken hatta rüyada çözüm bulduklarını ifade ederler. Çünkü zihin bir uyarana cevap olarak sürekli, hızlı ve bilinçsiz olarak çalışır. Aslında kütle çekimi yasasını bulan Newton da uzun süre çalıştığı düşen cisimlerin mantığını bir gün ağaçtan düşen bir elmayı gördüğünde bulmuştur.
Çözüm bulmakta zorlanan karar vermeyen veya sık problem yaşayan insanlar huzursuz zihinlere sahiptirler. Bu huzursuz kişiler zihinlerine dinlenme imkanı vermeyerek, sorun odaklı düşünce yapısı geliştirirler. Huzursuz zihin bir kısır döngüyü yaşamak demektir. Oysa zihnin sağlıklı çalışması ve doğru sonuçları bulabilmesi sakinlikle mümkündür. Sakinleşmek acelelerden düzensizlikten stresten ve kargaşadan kurtuluş demektir.
Sakinleşmek ise insanın kendini tanıması, bilmesi ve "farkında olması" ile mümkündür. Bu konuda bir çok teknik vardır. Dr. Andrew Weil tarafından 4 – 7 – 8 ; nefes alıp verme tekniği, stres üzerinde oldukça etkili olabiliyor. Teknik oldukça basit; 4 saniye kadar yalnızca ve doğrudan burundan nefes alıyorsunuz (gül koklayın), ardından bu nefesi 7 saniye kadar içinizde tutuyorsunuz ve en sonunda 8 saniye boyunca nefesi ağzınızdan veriyorsunuz (mum döndürün). Beyne taze ve temiz oksijen gitmesi için gerginlik olan ortamdan ayrılarak açık havaya çıkmak başarıyı artırıyor.
Bir ortamda ilk olarak konuşulan, tartışılan konuda herkes fikrini söyleyebilmelidir. Ancak her fikirgeniş katılımlı açık fikirlerle tartışılabilmelidir çünkü, " Her fikir kabul görmese de mutlaka saygı görmelidir". Zaten karşımızdaki kişi ya ailemiz, ya arkadaşımız veya günde 8 saat yüz yüze baktığımız meslektaşımız olur genelde. Değer mi? bu kadar strese sıkıntıya üzüntüye diye bir sorsak herkes sakin iken "değmez" der. Ama stres ve öfke anında o kişi gider, ve cevap değişir.
Çözüm arayışında, karşılıklı konuşmada sakin olmalıyım demek ve bu konuda beceri geliştirmek hayattaki başarıda mutluluk ve huzuru teminde fark yaratacaktır. Çok kızdığımızda tepki vermeden önce bir an düşünebilmek "farkında" olmakla başlıyor. Kızgınlık, öfke, nefret, ve kıskançlık gibi olumsuz duyguların farkında olup kabul etmek yaşanılan olayları daha net görmeye olanak sağlayacaktır. Olaylar olduğu gibi görüldüğünde ise problem çözümüne katkıda bulunur. Karşımızdaki kişinin de haklı olabileceği gerçeğini göz ardı etmeden sorunlara sakinlikle yaklaşmak gerekiyor. Victor Hugo "Kendi ışığına güvenen, başkasının parıltısından rahatsızlık duymaz.” demiş. Eğer fikrimiz, önerimiz doğru ise diğerlerinin farklı bir görüş ön sürmesi bizi rahatsız etmemelidir. Diğerleri haklı ise doğruyu kazanıp yanlıştan dönme şansı elde edilir. Önerisi kabul görmeyen ise (1) ortak karar alma süreci (2) karara saygıyı öğrenmesi ve (3) olabilecek kötü senaryoya karşı uyarı yapmış olması ile "kazanmış" olur. Tartışmalı gergin ortamlarda herkesin bir şekilde kazandığını konuşmalarla hissettirmek iletişim ve sakinliği koruma becerisi ile mümkündür. Genç yaşta "sakinliği koruma" becerisini edinmek hayatta başarıyı getirecektir.