Saman alevi
Çocukluktan ergenliğe geçişte doğru anlamda öğrenilmesi gereken iki kelime (erteleme ve öteleme) vardır. Bu iki kelimenin doğru uygulamasını doğru yerde ve doğru anlamda yapabilirse bir çocuk hayatında birçok zorluğu kolaylaştırabilir, demektir. Freud insanların tüm yaşamları boyunca “acı çekmemek”, ve “haz almak” üzere yaşadığını söyler. Haz almak ise o anda veya bir süre sonra hazzı yaşamak olarak ikiye ayrılır. Hazzı ertelemek (ötelemek) ise bir planlama süreci ve bu süreci, doğru yönetebilme becerisidir. John W. Gardner hayatı "silgi kullanmadan resim çizme sanatı” olarak tanımlamıştır. Bugün yaşananlar ise dün yaşanan, gayret, tecrübe ve aklın sonucudur. Ünlü girişimci Henry Ford’un dediği gibi: “Başarısızlık, daha zekice başlama fırsatından başka bir şey değildir.” Bir çok başarılı kişinin hayat hikayelerini okuduğumuzda birçok başarısız deneme sonrası başarıyı yakaladıklarını görürüz. Doğru kullanıldığında başarısız tecrübe, başarılı hamlenin ilk adımı olabiliyor.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2018 yılında Türkiye nüfusunun %15,8'ini 15-24 yaş arası genç nüfus oluşturmaktadır. İstihdam edilen gençlerin %53'ü hizmet, %30'u sanayi %16,6'sı tarım, sektöründe çalışmaktadır. Türkiye'yi Avrupa'nın "en genç ülkesi" konumuna taşıyan genç nüfus aynı zamanda stratejik bir güçtür. Ancak, gençlerde çalışılan işten memnuniyet oranı % 75,5 iken kazançtan memnuniyet %48,85'dir. Gençlerde internet kullanım 2017'de % 90 iken 2018'de % 93'tür. Ancak, mutluluk kaynağı olarak gençler %50,5 sağlık ; %20 başarı, %18,9 ile sevgiyi sıralamışlardır.
Stratejik bir güç olan gençlerin iş hayatına, üretime katılımı çözümü bekleyen sorunlar var. İş kurmak için birçok destek, hibe, kredi ve diğer finansal kaynaklar varken iş kurma ve iş başarma oranları çok düşük. Sonuçta işinden memnun olmayan, iş değiştiren mutsuz bir genç nesil yoğun stres altında yaşıyor. Buradaki sorunların çözümünde ancak doğru faktörlerin tespiti ile mümkündür. Türkiye nüfusunun % 16,5’ini oluşturan 15-24 yaş grubunda ki 12 milyondan eğitimli olanların % işsizlik oranı 18,5. Okuma yazma bilmeyenlerde bu oran % 10; lise mezunlarında yüzde 22; Üniversite mezunları arasında ise yüzde 29’dur . 6 aydan fazla işsiz kalma oranı ise en yüksek %43 ile yine üniversite mezunlarında görülüyor. Ayrıca, Türkiye'de evlilik yaşı da erkeklerde 30,2, kadınlarda ise 26,5'e yükselmiş durumda. Eğitimli işsiz gençlerin büyük çoğunluğu üniversitede görmüş oldukları eğitimi verimsiz, çalışma hayatının gerçekliklerinden kopuk ve kendilerini/becerilerini tanıma anlamında yeterli donanımı sağlayamayan bir eğitim olarak değerlendirmektedir. Aynı koşullar bazı kişilerde avantaj, bazılarına ise dezavantajlı koşullar oluşturmaktadır. Bu noktada kişisel özelikler, nitelikler ve sosyal bağların fark oluşturduğu ileri sürülebilir. Ayrıca gençlerin o yaşa gelinceye kadarki süreçlerde edindikleri alışkanlıkların etkisi inkar edilemez. Kişisel özeliklerden irade ve gayret herkesin avantajı durumundadır. Bu konuda “iç disiplin”, duyguları bastırarak değil dengede tutarak "kendini yönetebilme" becerisidir. Kendini yönetebilme becerisi ise ailenin durumuna göre çocuğa öğretilmiş bir alışkanlıktır. "İç disipline" sahip olmak “Ben davranışlarımdan sorumluyum.” demek hayatın sorumluluğunu alarak hayatını kontrol edebilmek demektir. Theodore Roosevelt “İnsanları birbirlerinden farklı kılan iç disiplindir. Eğer iç disiplin yoksa en basit hedef bile imkânsız bir hayal olur.“ der. 1960'lı yılarda 4-6 yaş grubu çocukların duygularını yönetme becerilerini ölçmek için kullanılan “Zevki Erteleme Becerisi Testi” Walter Mischel tarafından geliştirilmiştir. Bu test için çocuklar tek başlarına bir odaya alınır ve bir lokum sunulur. Çocuklara lokumu hemen yiyebilecekleri gibi 15-20 dakika beklediklerinde ikinci bir lokum daha verileceği söylenir. Çalışma sonunda lokumu hızlıca yiyen çocuklarla ve ikinci lokumu bekleyebilen çocuklar olduğu saptanır. Lokumu hemen yiyen çocukların çoğunda, ileri yaşlarında iletişim zorluğu, öfke problemi, kendini yetersiz ve değersiz hissetme, sorunlarla baş edememe, aşırı kıskançlık gibi duyguların ağırlıkta olduğu saptanır. İkinci lokum için sabırla bekleyen çocukların çoğunda ise tam tersi olumlu özeliklerin ağırlıkta olduğu saptanmış. Evet hazzı erteleme bir beceridir ve sonradan edinilebilir. Ama çoğu kişi başarısızlıkların veya mutsuzlukların kökeninde bu beceri eksikliğinin olduğunun farkında bile olmadan mutsuz yaşamlarını sürdürmeye devam ederler. Evet herkesin hikayesi, duyguları, yaşam koşulları ve sosyal - kültürel dinamikleri çok farklıdır. Günümüzde ise kültürümüzde var olan kanaatkarlık ve tevekkül'ün yerini doyumsuzluk ve isyanın aldığı aşikar. Bugün girişimcilikle başarı ve servet sahibi olmakta iç disiplin, en az fikir sahip olmak kadar gereklidir. İnsanın iç potansiyelini gerçekleştirmesi "başarıyı haz olarak tanıması" ile başlar. "Başarı inanç, sorumluluk, cesaret, çok çalışma ve yoğun çaba sonucudur". Tüm başarılara sorabilirsiniz.