Şeytan diyor ki!
İnsan, bazen şeytan diyor ki der ama susar, getiremez gerisini. Terbiyesi, sevgisi saygısı el vermez devam etmeye, aklındakileri dile getirmeye. Ama bıraksan koparacak zincirleri, kıracak, yıkacak, dökecek kadar kötü düşünceler saklar içinde. Bu gibi düşünceler bazılarına hiç gelmez gibi görünse de herkese farklı şekillerde ve zamanlarda gelir. Aslında içimizden geçenler, eyleme dönüşmedikçe sorun yok. Çünkü bir insanın beyninde günde 60.000-70.000 düşünce geçer. Bunların %90’nı aynı düşüncelerdir. Sürekli aynı şeyleri aynı şekilde düşünmek ise düşünme kalıbını oluşturur. Hatalı düşünce kalıplarını sık kullanmak bastırılmış öfkeye neden olarak insanın modunu düşürür. Ancak, düşüncelere yön verebilerek olumlu düşünme şekli zihne öğretilebilir. Okullarda ağırlıklı olarak düşünme eyleminin yalnızca bir bölümünü oluşturan inceleme ve eleştirel düşünce öğretilirken yapıcı ve yaratıcı düşünme geride kalır. Bu sistemde sunulan bir fikri eleştirmek ve eleştiride fikrimizde ısrar etmek yaygın düşünce kalıbıdır. Yanlış düşünce kalıbını bir şekilde öğrenmiş olan bir insan farkına vardığında, değiştirmek üzere zihnini eğitebilir. Bunun için öncelikle zihnine şükretmeyi, affetmeyi, ilişkileri sevgi üzerine kurmayı, ihtiyacı olanlara yardım etmeyi ve hayattan zevk almayı öğretmekle başlayabilir. Ailesine kızmış genç dervişe , dert yanarken yumruklarını sıkıp “şeytan diyor ki “ der, derviş gence anlayışla bakarak “o şeytan bana yıllardır neler diyor ama serde dervişlik var estağfur tövbe der geçerim” der.
Aristoteles, John Locke ve David Hume, aklın tecrübeyle bilgiyi elde ettiğine inanırlar. İnsan zihnine iradesi dışında iyi veya kötü düşünceler sürekli olarak gelir. İçimizde çok çeşitli seslerin niteliğinin farkına varıp ona göre tavır alınması için ilk önce bu seslerin iyimi kötümü olduğunu bilmek gerek. O kadar çok duymuşuzdur ki o sesleri, bazen iyi ki dinlemişim, bazen de keşke dinlemeseydim deriz. İçimizdeki sesler, ne kadar çok olduğumuzu hatırlatıyor. Bu kötü birşey değil. Bu düşünceler sizindir ve onlar hiç kimsenin kabul edilmediği bir alanda gerçekleşir, size özel çalışırlar. İnsan olmanın bir parçasıdır. Çünkü tek başına olan bir insan herhangi bir dış faktör olmadan kendi kendine gülüp, ağlayabilir. Tasavvufta havatır insanın kalbine Hak'tan, melekten, nefisten veya şeytandan gelen hitaplar, sesler anlamında kullanılmıştır. İlk İslâm filozofu Ya'kūb b. İshak el-Kindî havatır kelimesinin tekili olan hâtırdan bahseder ve onu "kalbe doğan şeylerin sebep olduğu gelip geçici duygu ve düşünceler" diye tanımlar. Çeşitleri de vardır.
- İnsanı bir şekilde “kötülüğe” yöneltmeye ve gerçeğe aykırı davranmaya yönelten Vesveseler
- Nefse uymaya çağıran fısıltılar,
- Haklı olmak için akıl tarafından bulunan bahaneler, kurgular
- İçe doğan bir esinler, ilham
- İnsanın uyarılmasına dair kalbe gelen manalar
- İnsana hata ve doğruyu bildiren vicdan bu grupta yer alır.
- Nefse hayır demek, vesveseleri susturmak
- Manalara, ilhama veya vicdana kulak vermek gerekiyor.