Sevgili Dostlarım;
Geçtiğimiz hafta İstanbullular için yine bir kitap fuarı haftasıydı.
37. Uluslararası Tüyap Kitap Fuarı’nı da hayırlısıyla geride bırakmış olduk. Fuara katılım oldukça yoğundu, uzak yakın demeden tüm İstanbullular hatta çevre illerden gelenlerle fuar amacına ulaşmıştır diye düşünüyorum.
Ben de fuarın ikinci cumartesi günü “Oğuz Yayınları” Standında dostlarla muhabbet için yerimi aldım.
Beni fuarda yalnız bırakmayan tüm gönül dostlarıma, benimle tanışmaya gelen sohbet etmekten keyif aldığım güzel insanlara, göstermiş oldukları yoğun ilgiden ötürü tüm güzel yürekli kardeşlerime buradan da teşekkürlerimi iletiyorum.
Fuar hakkında birkaç söz sarf ederek yazımı nihayete erdirmek istiyorum. Her ne kadar kitap fuarına olan ilgi beni çok mutlu etse de fuarın önemi hakkında eksikliklerimizi görmek bir o kadar da üzdü. Öncelikle kitap fuarları sadece indirimli kitaplar alınan veya kitabını yazarına imzalatarak kitaplar alınan yer demek değildir. Üzülerek belirtmeliyim ki gözlemlerime dayanarak tabi ki kitap kurtlarını liste dışı bırakarak konuşuyorum, çoğu kişinin fuarlara bakışı bu şekilde. Bu bakış açısı doğru gibi görünse de eksik bir bakış açısıdır. Ya da maneviyattan eksik, maddi bir bakış açısı demem daha doğru olacaktır.
Kitap fuarlarının amacı, kitapların kendine has kokusunu okurların burunlarına ulaştırabilmek, okurların kitapları ellerine alarak, onlara dokunarak, kitapla okur arasında bedensel iletişimi sağlamak, okurların stantlardaki onlarca kitap içinde ayrı ayrı var olan hikayeleri yakalayıp, okuyucunun kendinden geçebilmesini sağlamaktır.
Yazarlardan imzalı kitap almaktan öte onunla sohbet edebilmek, onunla iletişime geçebilmek, ona dokunup onu hissedebilmektir.
Kitabını okumak istediğiniz bir yazarın imzasının yanı sıra, sizinle göz teması kurarak sohbet edebilmesi, sizin onunla onun da sizinle okur yazar bağını kuvvetlendirecek, okuyucu yazara yazarı da okuyucusuna bağlayacaktır. Böylece yazılan kitaplar muhatabına daha bir anlamlı gelecektir. Ve yazarlar yeni düşüncelere yelken açacaktır.
Bunun olmadığı bir fuardan kitap almanın ne anlamı olabilir ki, kitap her yerde var artık. Her istediğiniz yerden, her istediğiniz kitaba rahatlıkla ulaşabiliyorsunuz. Hatta her yazara da kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz öyle değil mi? Sağ olsun sosyal medya çıktığından beri, sanal iletişimimiz çok ilerledi. Dikkatinizi çekiyorum ama sanalda ilerledi. Yoksa iletişimimiz her geçen gün sanalın ötesine geçmekten aciz kalıyor. Yok denecek kadar az hatta. En yakın insanlar arasında bile böyle bu durum. Aynı evin içinden farklı odalardan yazışarak iletişim kuranları biliyorum. Birçoğumuzun karşı karşıya geldiğimizde birbirimizin gözlerine bakıp, yüzüne çekinmeden, utanmadan, korkmadan söyleyemeyecekleri sözleri kolaylıkla bu iletişim ağlarından söyleyebiliyoruz maalesef. Maalesef diyorum hakikaten başka bir söz bulamıyorum.
Yine maalesef diyerek söze devam ediyorum, aslında en son olması gereken yerler kitap fuarları olması gerekir diye düşünürken günümüzde her şeyde var olan bu bozulma ve iletişimsizlik süreci kitap fuarlarında da açıkça görülüyor. Doğası bozuldu, doğallığı kayboldu kitap fuarlarının da. Çünkü bizler artık eski bizler değiliz…
Kitap fuarları da yazarların yazarlıklarından ziyade yayınevlerine para kazandırmak için imza günleri düzenledikleri insanlar haline geldiler. Ah bu ticari kaygılar yok mu ah! Haklılar da hayat şartları tabi ki
Yazı yarım kalmış... Neden acaba? Yeniden yüklerseniz sevinirim.