Düşünceleri olumlu veya olumsuz olarak ayıranlar, kalbinizin vücudunuza kanı pompalarken ayak parmak uçlarınıza az mı ya da çok mu kan pompaladığını sorguluyor musunuz?
Kalbinizi serbest bıraktığınız gibi, serbest bırakın beyninizi de işini güzelce yapsın, o zaten işini bilir.
Duyguları azı karar çoğu zarar diye ayıranlar, böbreklerinizin besinleri az mı yoksa çok mu süzdüğüne karışıyor musunuz?
Böbreklerinizi serbest bıraktığınız gibi, serbest bırakın duygularınızı da güzelce yaşansın. Duygular da işini bilir.
Düşünceler de duygular da serbest bırakılmalı ve insan gibi yaşanmalı…
Yaşanmalı ki insan olduğumuz asla unutulmasın. Ve şu da unutulmasın her düşünce ve duygu da zaten kalıcı değil gelip geçicidir.
O yüzden ağlamaksa göz pınarlarınız kuruyana, gülmekse gözlerinizden yaşlar gelene kadar…
Korkuysa elleriniz ayaklarınız titreyene, cesaretse sonuca ulaşana kadar…
Mutluluksa ayaklarınız yerden kesilene, mutsuzluksa uykularınız kaçana kadar yaşayın…
Yaşayın, en sonuna kadar yaşayın. Korkmayın çoğundan, nitelik çoklukla değişmez merak etmeyin…
İnsanız biz sıkıntı yoksa sıkıntı var demektir.
Kendinizi kapatmanıza gerek yok düşüncelere de duygulara da. Çok fazla takılmanıza da gelsinler, yoklasınlar, gitsinler. Zihninizi serbest bırakın, bekçilik yapmayın. Siz güvenle işinize bakın artık. Kalbiniz sevgi bekliyor, mideniz ilgi istiyor, böbrekleriniz yeterli su içmenizi istiyor, ihmal ettiğiniz ayak tırnaklarınıza, sizi zorlayan nasırlarınıza bakım yapmaya ne dersiniz ya da? Psikolojinizle uğraşmayı bırakın, kendinize vakit ayırın…
Kendinizi sevin, sayın ve hep gülümseyin.
Nefes al, gökyüzüne bak ve yoluna devam et…
Sevgilerimle…