Bir sporsever ve sporla uğraşan bir kardeşiniz olarak. Neden futboldan konuşmadığımı soranlar vardı.
Cevabı, bir kez daha dün akşam verilmiş oldu.
Futbolu kendim oynarken çok severim, bunu özellikle belirtmeliyim. Taraftarlığım bazında da kesinlikle Beşiktaşlıyım.
Gel görelim ki futbol spordan öte bambaşka bir dünya bizde ve de dünyada artık. Sahalar savaş alanından farksız adeta. Küfür, kavga, saygısız tavırlar had safhada. Sahada spordan öte birbirini ezme düşüncesi hakim. Tribünler de ise kanlı bıçaklı taraftar yığını. Spor dersen en son akla gelen durum.
Çocuğunu alıp gönül rahatlığıyla maçın sonu gelene kadar hangi maçı izleyebiliyosun, eşinle hangi karşlaşmayı yüreğin ağzında olmadan izleyebiliyorsunuz ki. Her an kavga dövüş olacak mı korkusu hakim. Spor, dostluk, barış, kardeşlik olması gerekmiyor mu? Hani nerede?
Bir takımın teknik direktörünün başına 5 dikiş atılması mı dostluk, yumruk yumruğa kavga edilmesi mi barış, maçın oyuncularının birbirine saldırmaktan ötürü tatil edilmesi mi kardeşlik.
Yoo yoo spor bu demek değil? Ya biz sporun ulvi anlamını bir türlü kavrayamadık ya da bize spor diye yutturulan futbol ile alttan alttan kuyumuzu kazıyorlar.
Bu sporsa eğer benden uzak mı uzak olsun.
Yok eğer spor değil diyorsanız o zaman adam gibi olsun.
Futbol taraftarlığı şuanda zihinsel olarak kirlenmekten, bedensel olarak da yıpranmaktan başka birşey değil gördüğümüz üzere. Ne aşk ne sevda ne de bir tutku. İnsanı yıpratan bir Hastalık...
Umarım bu hastalıktan biran önce kurtulur daha da mutlu olursunuz...
Futbol taraftarlığından kurtulmak spora bir adım değil binlerce adım yaklaşmak demektir.
O yüzden unutmayın futbol taraftarlığı sizden ne kadar uzak olursa huzur da aksine bir o kadar size yakın olacaktır.
Sevgilerimle...