KORKAKLAR ZAFER ANITI DİKEMEZ..
Başlık günümüzde yaşananları gayet iyi yorumluyor aslında, her birimizin gün içerisinde şikayet ettiği durumlar; hep aynı korkak makamlar, hep aynı korkak mevkiler...
Okuyan kitlenin şu anda "Vallahi de evet, bu konu" dediğini duyuyor gibiyim. Ben konuya şahıslara dayalı olarak değil Muhafazakar Sivil Toplum Kuruluşlarının karşılaştığı durumlara dayalı olarak yorumlayacağım.
Mevcut hükümet tarafından bir bürokrat atanıyor diyelim. Bu bürokrat falanca yerde bir müdür; muhafazakar bir STK'dan birisinin (örnek veriyorum) semineri vs. bir programı var ve müdür beyin bunu doğrudan gerçekleştirme yetkisi var iken, işi yokuşa sürme amaçlı olarak "şunu yapın, bunu yapın" şeklinde zaman kaybettirmesi, işleyişi yavaşlaması sorundur. Bakınız burada tuhaf olan nokta, bu tarz müdürlerin de belli bir muhafazakar kesimden gelmesi. Ama şöyle ki, mevcut ideolojilerin veya farklı kuruluşların karşısında sırf "aman bana bir şey olmasın" diye küçücük bir baskıya boyun eğen muhafazakar cenahın, "zaten bana bir şey yapmaz, bir şey söylemez, fakat bunlar bana saldırır beni makamımdan eder" korkusu aslında mevcut bir kurumu istemeden de olsa felakete sürüklemektedir. Bu ülkede muhafazakar kesim 1950’den bu yana hep sıkıntı ile karşı karşıya kalmaktadır. Nedeni ise -açık ve net söyleyeceğim- "bizden" diye makamlara gelip aslında sadece rüzgar olan makamlarında korkarak oturanlar yüzündendir. Oysa ki bu milletin cefakar bir çok cesur evladı hazırda duruyordur. Fakat bunlar makam, mevki istemez devlet büyüklerinin dediklerine bakarlar. Arada cesuru ve korkağı ayıran fark da bu zaten.
Yazım tüm yöneticileri kapsamamaktadır. Sadece şu an bizden yani muhafazakar gibi görünüp de "bunlar zaten bize bir şey demez" diye düşünüp muhafazakar kesime destek vermekten çekinen ve tam tersi olarak da diğer kesimin her söylediğine sırf yaranmak için "tamam" deyip uzatmayanlaradır...
Devletin ve milletin bekası için hizmet veren, örneğin TÜGVA gibi vakıfların, bu kadrolara; vatan sevgisi, millet sevgisi, bayrak sevgisi olan, ahlaklı ve bunlardan önce Allah’a inancı olan, devletin her türlü zor durumunda cesur duruş sergileyecek, her seferinde devletin ve milletin bekasını düşünecek, asla 'yanlışa doğru' demeyecek, dirayetli, liyakatli, kula kulluk etmeyen gençleri yetiştirmesi, bunlar ile birlikte mevcut kadrolara destek vermesi gerekmektedir. Bu kapsamda bu tarz vakıflara destek verilmesi, bu vakıfların önünün açılması lazımdır, elzemdir.
Buradan açık ve net şunu söylemek isterim ki, korkak bir şekilde hareket etmeye devam eden yöneticiler bir gün felaket ile burun buruna gelecek, rüzgar tarafından çarpılıp gidecektir. Unutmayınız ki elini taşın altına koymayıp oturduğu yerden 'öyleymiş' gibi görünen ama öyle olmayan yöneticiler zamanı geldiğinde bu ülkeye tekrardan büyük bir zafer anıtı dikildiğinde o zafer anıtını dikenlerin içinde olmayacak, rüzgarın esintisi ile yok olup gideceklerdir.
Nedeni ise çok basit:
Çünkü korkaklar,zafer anıtı dikemezler.