Firavunlarla Bitmeyen Asırlık Savaş!

TAKİP ET

Selamun Aleyküm dostlar, Her milletin kendine özgü tarihi kaderleri vardır. Kahire'nin kaderi ise Yusuf A.S. ile Firavun arasındaki kıssa ile başlayan hak ile batıl savaşı Musa A.S. ile Firavun arasında adeta zirveye ulaşmıştı fakat hiç bir zaman son bulmadı.


Son yüzyılın modern Firavunlarından Hüsnü Mübarek'in 30 yıllık dikta rejimini deviren Musa yürekli Muhammed Mursi ülkesi Mısır'da 17.06.2012'de ilk defa demokratik yöntemle seçilen ilk Cumhurbaşkanı olmuştu.
Seçildiği günden beri hem söylem hemde icraatlarıyla tek arzusunun Allah'ın rızası ve bu uğurda ümmet birliği mücadelesi olduğunu gösteren Mursi iktidarının henüz ilk günlerinden itibaren şeytanın çocuklarını çok fazla rahatsız etmeye başlamıştı.



Mısır konum itibariyle Akdeniz'in en kilit ülkelerinden bir tanesi olması nedeniyle iktidar asla Ehl-i Sünnet dairesinde İslam'ın ipine sımsıkıya bağlı olmamalıydı.
Çünkü böyle olduğunda işgal etmeye çalıştıkları Filistin'e tüm yardım kapıları açılacak süreç zora girecekti, şımarık çocukları siyonistler can ve mal güvenliğinde endişeye düşeceklerdi.
Zaten Mursi Cumhurbaşkanı olunca ilk icraatlerinden birisi Mısır-Filistin arasında bulunan Refah Sınır Kapısı'nı açmak oldu. Böylece yıllardır açık hava hapishanesinde bulunan kardeşlerimize ilaç,gıda ve diğer temel ihtiyaçlarını gidermek için harekete geçti.
Böylece Mursi'ye yönelik darbenin ilk yapı taşı konuluvermişti.
Öte yandan son zamanlarda tüm dünya kamuoyunun pür dikkat izlediği Doğu Akdeniz'de çok stratejik bir noktanın daha ellerinden kayıp gitmesi demekti.
Ve nitekim Muhammed Mursi'nin Musa yürekli iktidarı henüz birinci yılını doldururken CIA-MOSSAD'ın kabine içindeki adamlarından Abdülfettah El-Sisi zaliminin kanlı darbesiyle maalesef Yusuf A.S.'dan miras Medrese-i Yusufiyye'ye dönüverdi.
Kanlı darbe öncesinde Başbakanlığı döneminde Recep Tayyip Erdoğan Kahire'ye ziyaret gerçekleştirmek üzere gidiyor, Kahire'de adeta halife edasıyla karşılanıyor ve Erdoğan Kahire'de Müslüman Kardeşler'e yönelik bir konuşma yapıyordu.
Erdoğan yaptığı görüşmelerle adım adım gelen cuntayı önceden gördüğü için kardeşleri zarar görmesin diye konuşmasında "laiklik ve demokrasi" vurgusu yaparak İhvan'a hem darbe geliyor uyarısında bulundu hemde İhvan'a bu süreçten zarar görmeden çıkmaları için yol haritası gösterdi fakat ya İhvan uyarıyı zamanında anlayamadı veya refleksi zamanında uygulayamadı yada İhvan daha harekete bile geçemeden cunta hızlı davrandı en nihayetinde Sisi'nin zalim cuntası kanlı bir şekilde darbeyi başardı.



Devamında gelişen süreçlere baktığımızda 6 yılda Muhammed Mursi çeşitli baskılara,işkencelere,iftiralara ve idam cezasına çarptırılmasına rağmen asla davasından dönmedi son nefesine kadar Hakk'ın sesini haykırdı...
Ve Cumhurbaşkanı seçildiği 17 Haziran'ın 7. Yıldönümünde 17 Haziran 2019'da yine mahkeme salonunda Allah davasını haykırırken şehid edildi.
Zalim Sisi ise iktidarı ele aldığı andan itibaren CIA-MOSSAD ile ortaklaşa yönetmeye başladı.
İşgalci Siyonistler Filistin'de Kudüs başta olmak üzere hukuksuz yerleşikeler kurup orada yaşayan Filistinlileri Sina çölüne sürmek istiyordu bunun önündeki engel Mısır iktidarıydı ta ki Sisi gelene kadar.
Sisi göreve gelince İsrail ile yaptığı anlaşmalar arasında İsrail'in istediği sınırlar çerçevesinde Sina'da toprak vereceğini açıkladı.



Tamamen CIA güdümünde olduğu için Doğu Akdeniz'de doğrudan ABD'nin çıkarlarına hizmet ediyor, Katar'a yönelik çok uluslu ekonomik darbenin başında yer alıyordu.
Muhammed Mursi'nin şehadeti sonrası Türkiye'deki CIA güdümlü Firavuncukların iştahı kabararak "Darısı Erdoğan'ın Başına" gibi yazılarla ülkemiz içerisinde de Sisi'lerin her daim hazır olduğunu bir kez daha gördük.
2013 yılında Türkiye'ye yönelik Gezi Parkı Olayları adıyla bir darbe girişiminde bulunulmuş Erdoğan önderliğinde derin Anadolu ferasetiyle bir kez daha kirli tezgahları darmadağın etmesini başarmıştık fakat hemen hemen aynı dönemde Rabia-tül Adaviyye meydanında Mursi yanlıları kurşuna dizilerek baskılandı ve neticede Türkiye'de başarılı olamayan emperyal akbabalar Mısır'da başarıya ulaştı.
Gezi parkında başarısız olmasıyla birlikte artık gözleri iyice deliye dönen Evanjelistler kuklaları FETÖ/PDY eliyle 17/25 Aralık Yargı Darbesine girişti yine başarısız oldu ardından çeşitli ölçeklerde tekrar tekrar denendi ve en nihayetinde 15 Temmuz hain işgal girişimiyle karşı karşıya kaldık hamd olsun yine küresel sermaye baronlarını mağlubiyete uğrattık.
Geçmişten günümüze baktığımızda gerçekten büyük badireler atlatmış olsakta savaş bitmiş değil aksine çok yönlü olarak adeta çığ gibi büyüyerek devam ediyor.
11 Eylül 2011'de Evanjelistler kendi kendilerini vurarak 3. Dünya Savaşı'nın başlangıç ateşini yakmıştı.
O günden beri askeri, siyasi, istihbari, bürokratik, enerji, ekonomik, vekalet örgütler gibi yelpazesi çok geniş postmodern savaşın tam ortasında bağımsızlık savaşı veren tabiri caizse yüz yıllık narkozdan uyanan Türkiye var.
Doğu Akdeniz'de çeşitli ülkelerin 200 savaş gemisinin konuşlu olduğu alanda enerji arama-tarama çalışmaları yürüten Türkiye, Suriye ve Irak'ta batının kuklaları olan terör örgütleriyle dişe diş savaş veriyor, ülke içerisindeki emperyal maşalar eliyle ekonomik sopayla terbiye dersi verilmeye çalışılıyor ama asla bağımsızlık hedeflerinden geri adım atmadan yoluna devam ediyor.



Dostlar bugün Türkiye'de hemen hemen herkes bir savaşın içinde olduğumuzu kabul ediyor verilen mücadelenin farkında ama buna rağmen maalesef bizde rehavet ve zaafiyet söz konusu...
En ufak tuzakta algı operasyonlarına yenik düşerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'a daha doğrusu devlete tavır alabiliyoruz. 
Böylece CIA'nın Türkiye'deki siyasi şubelerine özgüven aşılıyoruz, ekonomik tetikçi şubelerine güç kazandırıyoruz.
Bir gecede vatan nasıl savunulur gösteren, ders veren canım milletim tüm şer odakları yeni 15 Temmuz hayalleriyle çeşitli kanlı senaryolar peşinde, tüm baskı ve tuzaklara rağmen devletin izzetini müdafaa mücadelesi veren Erdoğan'ın Türkiye'de Mursi olması için var gücüyle çalışıyor... 
Bizler ne olursa olsun yeni "istiklal" mücadelemizden asla taviz vermeden İslam ümmetinin tek umudu tek kalesi Türkiye'mizi bağımsız, güçlü "Yeniden Büyük Türkiye"hedeflerinin peşinden ölümüne koşacağız, pes etmeyeceğiz, bu yoldan geri dönmeyeceğiz...



Bu yazı vesilesiyle İslam davasında şehid verdiğimiz Muhammed Mursi'yi rahmetle yad ediyorum.
Muhammed Mursi ve İslam davasının tüm şehidlerinin aziz ruhlarına Fatiha-i Şerife hediye etmenizi istirham ediyorum.
Allah yar ve yardımcımız olsun.
Sefer Bizim Zafer Allah'ındır!


Son dakika gelişmelere anında ulaşmak için BİHAVADİS uygulamasını akıllı cihazlarınıza (iOSAndroid) kurabilir, haberleri sosyal medya hesaplarımızdan tekip etmek için bizleri sosyal medya (@bihavadiscom) hesaplarımızdan takip edebilirsiniz 

Muhammed Mustafa Aslantürk