Siyer-i Nebi Hazinesinden İnsanlığa Düşen Paylar

TAKİP ET

Makalemin hemen başında tüm Alem-i İslam'ın Mevlid Gecesini kutlarım, Rabbimiz C.C. ümmete ve millete hayırlı ve bereketli kılsın. (Amin) Dostlar malumunuz bu pek kutlu ve şerefli gece ile birlikte makalemde kainatın sultanı Hz. Muhammed Mustafa'yı (Aleyhissalatu Vesselam) hayatımızın hangi alanında, nerede, nasıl öğrenmeli, anlamalı ve bu sünnetleri mümkün mertebe uygulamalıyız onlara değinmek istiyorum...

Selamun Aleyküm,
Salat ve Selamların en güzeli Habibullah (Aleyhissalatu Vesselam), Ehl-i Beyt ve Ashab-ı Kiram'a olsun...
Makalemin hemen başında tüm Alem-i İslam'ın Mevlid Gecesini kutlarım, Rabbimiz C.C. ümmete ve millete hayırlı ve bereketli kılsın. (Amin)
Dostlar malumunuz bu pek kutlu ve şerefli gece ile birlikte makalemde kainatın sultanı Hz. Muhammed Mustafa'yı (Aleyhissalatu Vesselam) hayatımızın hangi alanında, nerede, nasıl öğrenmeli, anlamalı ve bu sünnetleri mümkün mertebe uygulamalıyız onlara değinmek istiyorum...



Dünya'nın kalbi taş kesilmiş, vicdanlar kuraklaşmışken doğumu ile birlikte 63 yıllık ömründeki yaşantısı ile sadece Müslümanlara değil Nübüvet öncesinde de olduğu gibi şimdi de tüm insanlığa ve kainata Muhammed-ül Emin olarak en şerefli ve en güzel örnek olmuştur.
Fakat ne yazık ki bugün İslam alemi çeşitli tefrika, ayrılık, heva ve heveslerden dolayı bu şerefli örneği bir kenara bırakıp bir çok İslam düşmanını kendisine rol model edinmiştir.
Halbuki onun şerefli hayatından tabiri caizse kundaktaki bebekten, kefenini gözleyen ihtiyara kadar herkes için bir çok hisse vardır, fakat bizlere Siyer-i Nebi'yi anlatmakla görevli kurum, kuruluş ve din alimleri bizlere doğru zamanlarda ve yerlerde gerekli bilgileri öğretmekte çok zayıf kalmıştır.
Nasıl zayıf kaldıklarını şöyle çeşitli örneklerle izah edeyim;
Anasınıfından ilkokul üçüncü sınıfa kadar olan çocuklarımıza Nebiullah'ın (Aleyhissalatu Vesselam) temel bilgileri yani kimdir, doğum tarihi, ailesi vs. öğretildikten sonra Peygamber Efendimiz'in (Aleyhissalatu Vesselam) çocuklarla olan muhabbeti, oyunları, onlara yaklaşımı, hayvanlara ve doğa olan hassasiyeti gibi konuları çeşitli oyunlar, etkinliklerle nakşetmeliyiz,
İlkokul dörtten ortaokul sona kadar ki bölümde Peygamber-i Zişan'ın (Aleyhissalatu Vesselam) aile ilişkisi, büyüklerine hürmeti, küçüklerine sevgisi, arkadaşlık ilişkileri, kendisinin mahzun çocukluğu ve bu tarz konular işlenerek ergenliğe yaklaşan bireyleri böylece yavaş yavaş hayatın içinde olması gerekenlere karşı hazırlamış oluruz.



Ardından lisede ticaret ahlakı, arkadaşlık ilişkileri, Müslümanın temel sorumlulukları gibi konularla gençleri böylece tamamen Peygamber-i bir ahlakla olgunlaştırmış oluruz.
Ve üniversite...
Evet üniversitede İlahiyat Fakülteleri hariç İslam ile alakalı hiç bir ders işlenmiyor. Fakat bölümlerin pek çoğunda Atatürk ve İnkilaplar işleniyor. 
Hal böyleyken misal hukuk okuyan bir üniversite talebesine Siyer-i Nebi'den Peygamber Efendimiz'den (Aleyhissalatu Vesselam) ve Sahabe-i Kiram'dan (R.A.) pek çok adalet örneği mevcuttur böylesi kutlu bir adaletten neden bahsedilmiyor?
Tıp Fakültelerinde işlenebilecek o kadar çok Siyer-i Nebi konusu var ki hiç akıllara bile gelmiyor. Halbuki Rum bir doktor yıllarca Medine'de kalıyor fakat Peygamber-i emri uygulayan Sahabe-i Kiram Efendilerimizden bir kimse bile o doktora ihtiyaç duymuyor ve nitekim doktor Medine'den ayrılmak durumunda kalıyor.
Kısacası üniversitelerin hemen her bölümünde illaki Siyer-i Nebi'ye değen bir mesele mevcut iken neden hiç değerlendirilmiyor ben şahsen anlayamıyorum...
Peki Siyer-i Nebi sadece mekteplerde talebelere mi lazım? Hayır!
Mesela Diyanet İşleri Başkanlığı şöyle bir uygulamaya gidebilir;
Her il ve ilçe müftülerince birer heyetler oluşturulup şirketlere belirli aralıklarla işverene ayrı işçilere ayrı konferanslar verebilir. Esnaflar içinde belediyelerin kültür merkezlerinde yine belirli aralıklarla konferanslar verilebilir.



Diyeceksiniz ki kardeşim iyi diyosun da bu şirketler, işçi veya esnaflar herkes Müslüman değil ki bu baskıya ne gerek var?
Bu sorunun yanıtı hani demiştim ya o tüm insanlara Muhammed-ül Emin oldu diye işte bu yüzden gerek var. 
O konferanslarda sadece işlenecek konu Habibullah (Aleyhissalatu Vesselam) nasıl bir ticaret ahlakına sahipti. İşveren o ahlaka göre nasıl hareket etmeli, işçi nasıl hareket etmeli ve esnaf nasıl hareket etmeli bunlar anlatılmalı.
Askeriye, kamu personeli, devlet idarecileri vs. bu örnek listesi böylece uzar gider fakat tıpkı okullarda olduğu gibi iş ve idare olarak her sektörde mutlaka Siyer-i Nebi hazinesinden herkese büyük bir pay düşmektedir.
Eğer anaokulundan itibaren tüm eğitim hayatı boyunca yeni nesillere ilmek ilmek Siyer-i Nebi nakşedilse bugün gençliğin dolayısıyla toplumun karşı karşıya kaldığı tüm tehditler kendiliğinden yok olur gider, eğer tüm ticaret dallarında işveren ve işçiye nakşedilse bunca haksızlık, hukuksuzluk, bireyler arası adaletsiz maddi ve manevi uçurum gibi toplumu bataklığa iten sebepler de yok olur gider ama biz maalesef sahip olduğumuzun hazinenin varlığından bile kelimenin tam anlamıyla haberdar değiliz bu yüzden hazinemizi kullanamıyoruz.



Bir şeyi de itiraf etmeliyim, bu yazdıklarımın gerçekleşmesi hayali bile beni çok mutlu etse de tabii ki uygulanmayacak, yerini bulmayacak hatta bazılarınca gülünüp geçilecek ama benim amacım Halilullah İbrahim (Aleyhissalatu Vesselam) ateşe atılırken ateşe su taşıyan karınca misali safımız, duruşumuz belli olsun kabilinden yazmak ve sizlerle de paylaşmak istedim.

Allah Azim-üş Şan Ümmete ve Milletimize Siyer-i Nebi Hazinesinin Basiret, Feraset ve Bereketini Nasip Etsin.
Selam ve dua ile...


Muhammed Mustafa Aslantürk


 

islam ansiklopedisi islam nedir islam hz muhammed peygamber kuran sünnet müslüman eğitim öğretim adalet ticaret mevlid kandili sahabe siyer fıkıh ilim