Bunun başlıca sebebi ise “gentrification” olarak bilinen şehir merkezlerini “sıhhileştirme” projeleri. Sıhhileştirme sıklıkla şehir merkezindeki suç barınaklarının çoğaldığı dolayısıyla güvensizlik uyandıran mahallelerde gerçekleşiyor. Bazen şehirsel çöküş olarak isimlendirilen süreçten sorumlu tutulan nüfus başka bir bölgeye aktarılırken yerleşimin yüzü başkalaşıyor. Kurunun yanında yaş da yanıyor sıhhileştirmede. İnsanları doğup büyüdüğü, bir çevreye sahip olduğu mahallelerden söküp atmak, ileri yaşlarında zorlu bir çocukluk dönemine tabi tutmak demek. Ayrıca götürülen yerler hemen hep “konut siloları” diye adlandırılan, özensizce inşa edilmiş yüksek barınaklar oluyor.
Şehrin yeniden ele alınmak istenen köşesi, mukimleri bulundukları yerde tutarak da güvenli hale getirilebilir, ancak bu, uygulamanın zorlukları ve daha çok da sıhhileştirme projesini hareketlendiren rant imkanları açısından yeğlenmiyor. İstanbul’da en bilinen örnek Sulukule. Gönülsüzce taşınanlar gittikleri yerde mutlu olmuyorlar. Çoğu zaten hayat alanı itibarıyla haksızlığa uğruyor. Boşaltılan alan ise üst gelir gruplarının yaşayacağı siteler, plazalar ve otellerle karakteristiğini yitiriyor.
Şehrin merkezi bazen mimari dokunulmazlık yüzünden geceleri ölmeye, bu nedenle de hayat alanı olarak tercih edilmemeye başlanıyor. O zaman da düşen kiralar yoksulları ve göçmenleri merkeze çekiyor. Varlıklı aileler bu nedenle de bilinçli bir şekilde şehir dışında oluşan uydu kentlere taşınıyorlar. Küreselleşmenin vaatleri güvenlik, yenilik ve tüketimdi. Banliyöleşme (suburbanization) daha güvenli bir ortam, yeni keşfedilmiş modern bir mimarlık üslubunda bir site, geniş ev ve bahçe talebiyle revaç buluyor.
Seattle’da son dönemlerde gerçekleşen ise dev şirketlerin getirdiği elemanların şehrin merkezine yerleşme temayülüyle başlayan bir “sıhhileştirme.” Teknoloji alanında dünya çapında ön sıralarda bulunan Microsoft ve Amazon gibi şirketlerin, Sturbucks gibi zincir mekanların yerleşmesi, şehrin tabii dokusunu parçaladı son on- on beş yıl içinde. Küreselleşme karşıtı protestolarla tanınan şehrin aynı zamanda küreselleşme döneminin sembolü haline gelen ünlü markaların mekanı haline gelmesi de ilginç.
Dev şirketler başka şehirlerden yüksek maaşla çalışacak uzman elemanlarını taşıyor Seattle’a. Bu elemanlar ordusu şehrin merkezinde ev aradıkları için de emlak piyasası hareketleniyor. Bildik hikaye: Şehrin merkezinde yer alan kıymetli eski evlere el atıyor müteahhitler ve dev şirketlerin elemanlarının zevklerine uygun bir hale getiriyorlar. Yeni nüfuz sahiplerinin zevkine hitap eden lokanta ve kafeler açılırken biraz da başkalaşıyor şehrin siması. Her şey eskisinden daha pahalı hale geldiğinde oluşan dalga yutuyor son direnişçileri de. Neticede merkezin kısıtlı kaynağa sahip asilleri adı konulmamış bir kentsel dönüşümün kurbanı olarak yerlerini yurtlarını büyük şirketlerin elemanlarına terk etmeye mecbur kalıyor. Evlerini, mahallelerini terk edenlerden bazıları, çalışmak için şehir merkezine gelmeye devam ediyor. Trafik bu yükle daha bir ağırlaşıyor. Şehir nüfus açıdan yeni bir mahiyet kazanıyor.
Devamı: http://www.gercekhayat.com.tr/yazarlar/ev-komsu-kutuphane-ve-sihhilesme/