İnsanla ilgili meslekler yanlış yapma şansınız yok denecek kadar azdır. Olsa bile çok büyük vebal altına sokar insanı.
Evrakta yanlış yaptınız diyelim, buruşturur çöpe atarsınız ya da tashih eder yanlıştan dönersiniz. Ne de olsa kâğıtların kalpleri yoktur.
Öğretmenlik gibi meslekler kuyumculuk, saat tamirciliği sabır ve dikkat gerektiren mesleklerdir. Kristalize bir tarafı vardır.
Öğrenmenin, bilginin ve de aydınlanmanın önem kazandığı zamanlarda öğretmenler hep el üstünde tutulmuş, bilginin ve bilerek konuşmanın değer yitimi yaşadığı dönemlerde öğretmenlik ve öğretmenler itibar kaybına maruz kalmıştır.
Açık konuşalım, eğitim sistemimiz fabrikasyon insan yetiştirmektedir.
Aynı izleri takip ederek, aynı görüntülere selam vererek, aynı ezberleri tekrarlayarak yetişiyor çocuklarımız.
Bu yüzden markete gidip kahvaltılık satın almakla okula gidip bilgi almak aynı amaca hizmet ediyor. Uzun ya da kısa hedefe yönelik ihtiyacı görmektir bu.
Okullar diploma almak suretiyle bir üst okula sıçrama yerleridir. Bir şekilde bir an önce kurtulup uzaklaşma sürecidir okul süreci.
Bu yüzden kar yağsın diye dua edilir, ilin valisinden anlayış beklenir.
Şayet bir öğrenciyi okulda tutan şey devam mecburiyeti veya devamsızlık endişesi ise bu çok ıstıraplı bir süreç olmalı.
Bilgiye, aydınlanmaya, kendini geliştirmeye can atan talebeleri olmalı okulların.
Bu tesis edilmeden eğitime dair başka problemleri çözmek mümkün değildir.
Bugünün öğretmeninin işi bu yüzden daha bir zordur. Zira işe öğrenmenin ve bilmenin önemi ve yöntemleri ile başlaması gerekir.
Öğrencileri bu anlamda ikna etmesi daha da ötesi öğrenmeyi ve bilmeyi mutluluğa dönüştürmesi şarttır.
Bu elbette tek başına yapılabilecek bir şey değildir.
Devamı: https://www.milligazete.com.tr/makale/1751248/huseyin-akin/kim-ogretmen-olmak-ister
Okulda öğretmenin bir yandan yaptığını başta kitle iletişim aygıtları olmak üzere okul dışı unsurlar ve de aile diğer yandan bozuyorsa şayet boşa kürek çekmekten öteye gitmeyecektir.
Evrakta yanlış yaptınız diyelim, buruşturur çöpe atarsınız ya da tashih eder yanlıştan dönersiniz. Ne de olsa kâğıtların kalpleri yoktur.
Öğretmenlik gibi meslekler kuyumculuk, saat tamirciliği sabır ve dikkat gerektiren mesleklerdir. Kristalize bir tarafı vardır.
Öğrenmenin, bilginin ve de aydınlanmanın önem kazandığı zamanlarda öğretmenler hep el üstünde tutulmuş, bilginin ve bilerek konuşmanın değer yitimi yaşadığı dönemlerde öğretmenlik ve öğretmenler itibar kaybına maruz kalmıştır.
Açık konuşalım, eğitim sistemimiz fabrikasyon insan yetiştirmektedir.
Aynı izleri takip ederek, aynı görüntülere selam vererek, aynı ezberleri tekrarlayarak yetişiyor çocuklarımız.
Bu yüzden markete gidip kahvaltılık satın almakla okula gidip bilgi almak aynı amaca hizmet ediyor. Uzun ya da kısa hedefe yönelik ihtiyacı görmektir bu.
Okullar diploma almak suretiyle bir üst okula sıçrama yerleridir. Bir şekilde bir an önce kurtulup uzaklaşma sürecidir okul süreci.
Bu yüzden kar yağsın diye dua edilir, ilin valisinden anlayış beklenir.
Şayet bir öğrenciyi okulda tutan şey devam mecburiyeti veya devamsızlık endişesi ise bu çok ıstıraplı bir süreç olmalı.
Bilgiye, aydınlanmaya, kendini geliştirmeye can atan talebeleri olmalı okulların.
Bu tesis edilmeden eğitime dair başka problemleri çözmek mümkün değildir.
Bugünün öğretmeninin işi bu yüzden daha bir zordur. Zira işe öğrenmenin ve bilmenin önemi ve yöntemleri ile başlaması gerekir.
Öğrencileri bu anlamda ikna etmesi daha da ötesi öğrenmeyi ve bilmeyi mutluluğa dönüştürmesi şarttır.
Bu elbette tek başına yapılabilecek bir şey değildir.
Devamı: https://www.milligazete.com.tr/makale/1751248/huseyin-akin/kim-ogretmen-olmak-ister
Okulda öğretmenin bir yandan yaptığını başta kitle iletişim aygıtları olmak üzere okul dışı unsurlar ve de aile diğer yandan bozuyorsa şayet boşa kürek çekmekten öteye gitmeyecektir.