2019 yılı verilerine göre Facebook kullanan Türk vatandaşı sayısı 43 milyon ve dünyada 9. sırada, İnstagram kullanan Türk vatandaşı sayısı 38 milyon ve 5. sırada, Twitter kullanan Türk vatandaşı sayısı 9 milyon ve dünyada 5. sırada bulunmaktadır. Saymış olduğum başlıca sosyal medya platformlarına ülkemizde günlük olarak ortalama 2 saat 46 dakika harcanmaktadır. Bir gün 24 saat olduğuna göre geriye bize kalan 21 saat 14 dakikalık bir zaman dilimi mevcut, 8 saatini uykuya harcadığımızı düşünürsek geriye 13 saat 14 dakika kalır. Tv izlemek, günlük işler vs. gibi etkileri de hesaba katarsak 24 saat içerisinde sadece birkaç saati kendimize ayırabiliyor muyuz? Sosyal medya kullanımı her geçen gün daha da artmakta ve bununla beraber bel altı esprilerle gündeme gelen ve binlerce beğeni alıp, milyonlarca sözüm ona komedi sayfası, Z kuşağı adını verdiğimiz 2000 sonrası doğumlu kardeşlerimize olumsuz ve meşruymuş gibi bir ihtiyatı zayıf bir üslubu kazandırmaktadır. Bu fenomen sayfalara bir de abuk subuk “challenge” videoları çeken youtuber’ları de eklersek oluşan algının boyutunu her halde tahmin edersiniz. Gitgide son kuşağımızın bu doğrultuda bağımlılığının artması başta kişilikte sonra aile de son olarak da tolumda infiale yol açtığına şahit oluyoruz.
Sosyal medya kullanımının olumsuz etkileri göreceli olmaktan çıkıp deyim yerindeyse tam anlamıyla ahlaksal bir pandemiye dönüşmüş durumdadır. Bu salgından korunmanın en iyi yolu neleri takip ettiğimize, eriştiğimiz bilgilere, kullandığımız verilere dikkat etmekten geçmektedir.
Konumuza aslen giriş yapacak olursak bilinçsiz sosyal medya kullanımı önü kesilemez siyasal infiale yol açıyor, nasıl mı? Gittikçe ideolojik bir yapıya dönüşen ve dahasında ahlaktan uzaklaştığından dolayı batı güdümlü sol görüş gençliğimizde bir çığa dönüşüyor. Eğer ki biz bunun önüne geçemez isek önümüzdeki 2023 genel seçimlerinde oy kullanacak 7 milyon yeni seçmenin oyu büyük ölçüde kayıp yaşamamıza neden olacaktır. Bakınız Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal şöyle bir açıklama yapmıştı:
“16-23 yaş olan ve Z kuşağı olarak adlandırılan nesilden 7 milyona yakın genç 2023’te ilk kez oy kullanacak. Onların içinde doğdukları yeni medya düzeni, veri ve içerik sağlayıcılar tarafından devlet otoritesi, egemenliği ve siyaseti de aşan bir meydan okumayla karşımıza çıkmaktadır. Buna cevabımız dijital Türkiye ile olmalıdır.
Youtube’da bir günde ünlü olan şarkıcılar milyonlarca kez izleniyor. Acun Ilıcalı’nın hiçbir televizyon kanalında ulaşılamayacak biçimde Instagram canlı yayınında anlık 3 milyon seyirciye ulaşması medya düzenindeki değişime bir örnek.
Z kuşağı için sosyal medya çok önemli. Eğer belirttiğimiz gibi oy verme davranışı dijital mecralar tarafından doğrudan manipüle edilebiliyorsa, bunun örneklerini açıkça ortaya koyan belgesel filmler Cambridge Analytica vakasını bizlere anlatıyorsa, bu yeni Z kuşağı genç seçmen kitlesi başta olmak üzere tüm kullanıcılar yeni bir farkındalıkla donatılmalıdır.
24-37 yaş arasındaki milenyum kuşağı video ve televizyonu internet üzerinden daha çok takip etmeye başladı. 16-23 yaş arasındaki Z kuşağı ise salgınla birlikte daha çok çevrimiçi içeriğe yöneldi.”
Yani sayın Mahir bey’in yaptığı açıklamaya istinaden diyebiliriz ki hayat eve sığar derken bu çevrimiçi yönelmelerin ne doğrultuda olduğunu görmez ve bunun önüne geçmezsek, vebali ağır sonucu önümüzdeki ülke siyasi hayatına ne derece olumsuz etki edeceğini feci bir biçimde ne yazık ki görmekten kaçınamayacağız. Şimdi soracağım soruyu hepiniz bir öz eleştiri mahiyetinde kendinize sorun. Ülkeyi göz göre göre kendi ellerimizle önümüzdeki seçimlerde bir alamete bindirip kıyamete mi sürükleyeceğiz yoksa bu salgına her ferd olarak gençlerimizin elinden tutarak mı uçurumun eşiğinden kurtaracağız? Ama “sosyal medya yasası” getirildi dediğinizi duyar gibiyim. Evet doğrudur bu yasa getirildi diye hala olumsuz erişim ve etkileşimlerin önüne net bir biçimde yüzde yüz geçilmesi bizlerin elimizi taşın altına koymadıkça mümkün olmayacağı apaçıktır. Vatan müdafası sadece artık hudutlarda değil aynı zamanda siber ortamda da yapılmalıdır. Dijital çağı etkin ve yetkin kullanmak bizim elimizdedir. Siber vatanımızda gençliğimizi yok olmaya terk etmeyelim.
Murat ABBASİOĞLU