1923’ten 1950’ye kadar kesintisiz olarak 27 yıl iktidarda kaldı CHP,bu yıllarda istiklal mahkemelerinden tutun,Dersim katliamına kadar bir çok iş gerçekleştirdi. Teknoloji, sanayi, bilim, Üretim, büyüme diye bir kavram yoktu heybelerinde,küçük olsun bizim olsun temel mantığı ile hareket edildi hep, siyasi komplolar, adam kayırmalar, yeni zengin ve elit zümre oluşturmalar hep bu devre ait meseleler olmuştu. İrtica o devrin en büyük meselesiydi ve bu uğurda nice canlara kıyılmıştı, sonrası malum 27 Mayıs’a kadar Demokrat Partinin bir takım çalışmaları halkı nefeslendirmiş, ancak problemlerin çözümü olmamıştı.
27 Mayıs bu ülkenin kaderine vurulmuş en büyük prangalardan biriydi. Laiklik, irtica, bu ülkenin üzerinde hep Demokles’in kılıcı olarak sallanıp durdu nice başlar aldı, nice hayatlar söndürdü, nice siyasi parti kapatıldı, nice genç nesil yok edildi, nice beyinler çürümeye yüz tutuldu, nice insanlar bu ülkeden göç etmek zorunda kaldı beyin göçü gerçekleşti. Bu uğurda, ülkenin heba olan neslimi desek, heba olan parası mı? Milli kaynaklarımı? Zamanı mı ? Hangisini söyleyelim, yoksa bu gerekçe olarak gösterilip, 12 Eylül’ü mü desek, 28 Şubat’ımı? 27 Nisan bildirisini mi?
Varsa yapmak istediğin kafana göre bir şey koy ortalığa üç-beş sarıklı adam, ver diline ezan, bayrak, vatan, ALLAH, peygamber, kur’an, hac, namaz kıldığını gösteren iki resim, eyvah!irtica hortladı de, çıkart tuzu kurulardan bir bölük,bağırt avazının çıktığı kadar hançeresinden, ’’Türkiye laiktir, laik kalacak’’ diye, sonra istediğini yap, kriminal bir suçlunun dahi, yaptığı suçun delilini, her türlü teknoloji kullanılarak bulmaya çalışan kolluk kuvvetleri, adli merci, bu tür vakalarda delil nedir ki, tuzu kurunun iftirası yeterde artar bile kabilenden, bas cezayı, çünkü irtica hortlaması gereken bir, hayalet düşman.Türkçe de cu-cı-cü-çı-çi-çü gb.ekler genellikle bir işin ticaretini yapanlar için kullanılır, su bir hayati materyaldir içersiniz, ama satana, sucu dersiniz, sütte öyle, sütü içer beslenirsiniz, ama satıcıdan yani sütçüden alırsınız, işte dindarla, dinci arasındaki fark gibi, yani birisi yaşar, yaşamının her kademesinde, iman ettiği değerleri koyar ve onunla iştigal eder, bu eyleme dindarlık deriz, ancak; yaşamadığı halde, yaşarmış gibi görünen ve bunun reklamını yapan, mış gibi görünene de dinci, yani satıcı denir.
Bu günlerde Muharrem İnce ve CHP özgürlüğün tadını çıkara, çıkara, ben hacıyım, az daha kur’an’ı hıfz ediyordum hafız olacaktım, abdestsiz sokağa çıkmam, müslümanım, dindarım vs.vs. söylemlerle podyumlarda boy gösteriyor.Halbuki bunu 16 yıl önce söylese idi (ki 16 yıl öncesinin söylemlerini gayet iyi biliyoruz) CHP irticanın odağı olmakla suçlanacak, laikliğe aykırı bu söylemlerle, dini siyasete alet etme sebebiyle, CHP’ye kapatma davası açılacak kapatılacak ve Muharrem İnce, siyasi yasaklı olarak, hapsedilecekti. Bugün Muharrem İnce, bu podyumlarda bu işin telalığını, ticaretini, bezirganlığını yapıyor olmasını bile Ak Partiye borçlu, düşünce özgürlüğü nedeniyle, yapılan tüm kanuni değişiklikler, Ak Parti ve MHP nin işbirliğiyle gerçekleştirilmiş, bu ülkenin insanları, rahat bir nefes almış, Muharrem İnce ve Kılıçtaroğlu’nun partisi CHP kapatılma davasından da kurtulmuş oldu böylelikle.
Evet İnce, özgürlüğün tadını çıkara, çıkara podyumlarda avazın çıktığı kadar bağırabilirsin, yalnız elifi mertek zannetmeye benzemiyor veya Sezai KARAKOÇ’un şiirindeki bir beyite gönderme yaparak, bu göklerden gelen karar, maillemi geldi, twetterdan mı ? Facebooktan mı? Diye dalga geçmeyerek, bağır, yalnız iyi oku, iyi anla öyle bağır, yoksa tuzu bir bölük CHP’li çıkar ve mitinglerinde bağırmaya başlar ’’Türkiye laiktir,liak kalacak’’ diye, Fİ