TEŞKİLATÇILIK, DAVANIN DELİSİ OLABİLMEK, ADANMIŞLIKTIR.
Yaratan, Yaşatan ve Yöneten ALLAH (cc)'ın adıyla
Daha önceki yazılarımızda dava adamlığını ele almış idik bu yazımızda da teşkilatçılığı ele alacağız.
Dava adamı olmak kolay ancak dava adamı olarak kalmak, ölmek zor. Her dava adamı teşkilatçımıdır?
Dava adamının en büyük özelliklerinden biri teşkilatçı olmasıdır. Dava adamlığı bir meziyettir, teşkilatçılık ta bu meziyete daha farklı bir değer katan meziyettir.
Kimi dava adamları vardır bir görev verirsin, o görevi; şahsını, toplum üzerinde öne çıkartmaya çalışır, ego tatmin aracı olarak kullanır.
Bu teşkilat hastalığıdır.
Bunun zıddı ise o görevi gereğince yerine getirmek, görevden güç alan değil, göreve güç veren olabilmektir.
Dava adamı sadece fikir üretmez, sadece görev ifa etmez, çözüm üretir, faydalı olup, iyiyi güzeli yaymak için çaba sarfeder.
Dava adamında bulunan hasletler, teşkilat adamında da bulunması gerekir. Teşkilat adamı dava adamlarından ilham alır, aldığı ilhamla onlarada ışık tutar.
Teşkilat adamı, İstişareye önem verir.
Teşkilat varsa istişare olmazsa olmazdır. İstişare edilmeden, konuşulmadan alınan kararlar hayır getirmediği gibi, bereketi ortadan kaldırır, istişare ile yükümlü başkan istişare ile iş yapmayıp emir ve buyruk ile yapıyor ve yaptırıyorsa, etrafındakileri davaya kazandırmak için değil, kendine mürit yapmak, kendi tarikatını oluşturmak için yapılandırma yaptığı, aleniyetle ortaya çıkar.
Teşkilatçı dava adamlığı, kendisine teslim edilen teşkilatı, daha kuvvetli hale getirmesi gerekir. Teşkilatını bulunduğu şehrin; en atik, en cesur, en hareketli zinde teşkilatı yapmak mecburiyetindedir.
Eğer kendine teslim edilen teşkilatı, daha üst seviyelere çıkartamamış, insanları küstürmüşse o kişi ne dava adamı nede teşkilatçıdır.
Zamanımızda kendini ulaşılmaz, egosu yüksek, kendileri olmadığı yerlerde hiç bir hareketin olamayacağını zannedip, etrafında üç-beş şak-şakçının gazıyla hareket edip, dört duvar arasında, sokağa çıkmadan kağıt üstünde teşkilatlar kurup, yalan yanlış rapor tanzim edenler, teşkilatçı ve dava adamı olamazlar.
Teşkilatçı insan, biran bile boş durmaz, sürekli hareket halinde, nerde ne yapabilirim, hangi sorunu çözebilirim, kimin yarasına merhem olabilirim sevdasıyla yaşar, bu vesile ile davasının yayılmasına vesile olur.
Teşkilatçılık ona verilen koltuğa sıkı sıkıya sarılmak değildir,
Teşkilatçılık konum işgal etmek değildir,
Teşkilatçılık zıtlaşmak, kovmak, mobbing uygulamak, benim fikrime karşı çıkıyorsa burda yeri yok anlayışı değildir,
Teşkilatçılık uzaktan kumanda ile idare edilen bir yapıda değildir, mesela başka şehirdesin, başka bir şehirde bir teşkilatı yönetiyorsun. Bu olsa olsa sana verilen koltukta uyuyakalmak, o koltuğa sarılmak, kilitlenmek ya da, o koltuktan nemalanmak olarak ifade edilir....
Bunlar hepsi birer hastalıktır ve tedavi edilmesi gereklidir.
Bunların tedavisi için, bu hastalığa yakalanmış kardeşlerimiz öncelikle yüksek egolarından kurtulması için bolca Estağfurullah diyerek istiğfar etmesi gerekir, kendilerini kontrol edip ben burada faydalımıyım yoksa ben buraya zarar mı veriyorum'un muhasebesini yapması gerekir. Bolca kendine dua edip nefsinin hakimiyetinden kurtulması, her fikri her görüşü iyice dinlemeli, herkese saygı göstermeli, ve güzel hasletler ortaya koyarak davasına güç katmalıdırlar, aksi takdirde güdülen davanın insanlara ulaşmasını sağlayan kanalları tıkayan kişi olarak tarihe geçecekleri aşikardır.
Teşkilatçı dava adamı yolda yürüdüğü yol arkadaşını sırtından hançerlemez, teşkilatçılıkta yol arkadaşlığı mezara kadar sürdürülür, vefasız ve sadakatsiz olunmaz. Her ne kadar, siyaset mekanizması vefa ve sadakatden uzak dense de, başarılı olan teşkilatçılar, sadık ve vefakar teşkilatçılardır.
Teşkilatçı kendini liderle bir görmez, üstün görmez.
"Lideri ben yönlendiriyorum", algısını etrafa yaymaz,
Teşkilatçı iknacıdır, sabır gerektiren, gerektiği yerde sukut edilen bir yapıdır.
Teşkilatçılık hastalıkları saymakla bitmez, insansın, insanla uğraşıyorsun, insanlara topluma, davana, faydalı bir teşkilatçı olmak istiyorsan kişisel duruş muhasebeni yapmalısın, eğer üzerinde davranışsal hastalık olduğunu anlamışsan, üzerinde olan hastalığı tedavi edecek, ondan sonra teşkilata katılmayı göze alacaksın...
Eğer ALLAH (cc) rızasını gözetiyorsan...
Bir sonra ki yazımda buluşmak temennisi ile...
Ömer OKUDAN
02.12.2018