Süfyân bin Üyeyne (radıyallâhu anh) buyurdu:
"Ümmetin bozuk/kötü alimlerinde yahûdilere, bozuk/kötü abîdlerinde ise hristiyanlara benzer bir taraf bulunur."
“İlimler için olduğu kadar âlimler için de en zararlı olanlar, ilme tamamen yabancı zıpçıktılardır. Bu türediler cahildirler ama bilgiçlik taslarlar, her şeyi berbat ederler fakat düzelttiklerine inanırlar.”(İbni Hazm rahimehullah)
Dünyâ âlimlerinin ki, gayretleri alçak dünyâ içindir. Ve sohbetleri, öldürücü zehrdir. Ve fesâdları yayılır. 1/73
Dindâr âlimler, makâm ve riyâset sevgisinden geçmiş ve tervîc-i din [islâmiyyeti yaymakdan] ve islâmiyyeti kuvvetlendirmekden gayri birşey istemezler. “(Mektubat:1/53)
Aynı manada :
“Vatan haininden aydın olmaz.”der Cemil Meriç.
Hakikat böyle iken durum değerlendirmesi farklıdır cahil tabakada. İmam Gazali Rahmetullahi aleyh buyurduğu üzere kitabta;
"Halkın çoğunda şu durum vardır; bir sözü onların büyük tanıdığı bir adama isnat etsen batıl dahi olsa hemen kabul ederler. Sevmedikleri, değersiz bildikleri bir kimseye isnat etsen doğru da olsa reddederler. Hakkı adamla ölçerler, adamı hakla değil." [İmam Gazali, el-Munkiz]
Mesela ;
Sütçü imam müslüman kadının peçesini indirmeye çalışanı alnının ortasından vurur kahraman olur sonra aynı kişiler ve torunları kadınlarımız peçeyi-çarşafı çıkartmalı ancak böyle medeni olunur gerekçesi ile devrim yapıp değil kadının peçesi nerede ise her ne varsa üzerinde herşeyi çıkartmaya kadar gidecek bir devrimi kılık-kıyafet kanunu benimserler.
Uydurma dil, bizi konuşturmak için değil bildiklerimizi unutturmak için başımıza örüldü der Üstad NecipFazıl ne de doğru.
Cibilliyette uyuşma meselesine var tabi.
"Her kuş kendi cinsiyle uçtuğu gibi, her mizaç da kendi mizâcıyla huzur bulur. Bu sebeple ünsiyet edilecek kimseler arasındaki gönül denkliği ve kalbî beraberlik, maddî denklikten ve zâhirî yakınlıktan çok daha öncelikli olarak bulunmalıdır."(Osman Nuri Topbaş Hocaefendi)
Mesela bugün Batının hayranları ardındanda köleleri olan BAE,S.Arabistan ve Mısır yönetimleri normalleşme sürecine girdik deyip imzalar attılar resmen İsraille anlaştılar ümmetin değerlerini sattılar. Yetmedi maneviyata verdikleri zararları bir darbede ekonomiden vuralım demiş olmalılar ki 2020 1 Ekim’den itibaren Türk mallarının ülkeye ithalini durduracağını bildirdiler. Diğer ehli bid’at İran Azerbaycan’a saldıran “Türklerle savaşacağız,
Türkleri öldürüp,
kanını içeceğiz!” Diye soğan atan Ermenistan’a askeri yardım ediyor yani beraber öldürelim Sünni müslümanları diyor.
İşte Suud işte İran iki sapkın uç, ümmetin başına oldular hem bela hem suç.
Ehli sünnetten ayrılırsan her türlü sapkın yol açılır, kaç bunlardan Müslim onlardan sanada saçılır.
Bırakın sapıklıklarına böylesi kimselerin görünüşteki hüsnü hallerine dahi itibar etmemiz gerektiğini bildirir
Hâce Ahrâr ks buyurur : "Bana bütün haller ve vecidler verilse fakat hakikatim Ehl-i sünnet ve cemâat itikadına muvâfakat etmese ben bu hâlleri ancak şakîlik ve rezillik olarak görürüm." | (İmâm-ı Rabbânî, Mektûbât, I/182)
Tarih tekerrürden ibaret işte bir sapkın örneği daha ona HasanSabbah derler. Bu sapkın kişi Ömer Hayyam ve Nizamülmülk ile aynı medresede okumuş, Nizamülmülk sayesinde devlet görevi alarak sultanın takdirini kazanmıştır. Asıl amacı Fatımiler adına Selçuklu Devleti'ni çökertmek ve Batıni itikadını yaymak olmuştur.
Sayılıp sevilmesi gerekene ikram etmezsen ikram edilmemesi gerekene ikram edersin, der ümmetin alimleri.
İlme, ehli hak alimlere tazim edersen kazanır ve kazandırırsın oysa ki.
Buyrun bir misal tecrübe ile sabit yaşanmış değerli zevattan sadece bir tane. Kimdir o?
Hanefi meşayıhından İmam Berdaî.
Bu zat Şeybânî’nin el-Câmiʿu’l-kebîr’ini 300-400 defa yanlış duymadınız 300-400 defa okuyor fakat yinede talâk ve köle âzadı üzerine yapılan yeminlerle ilgili bir meseleyi anlayamıyor. İnkar etmiyor sapmıyor anlamaya çalışıyor ama olmuyor. Bu mevzuda kendisine cevap verebilecek kimse bulamayınca Bağdat’a kadar gidiyor.
Nihayet Ebû Hâzim el-Kādî kendisine tatminkâr bir cevap veriyor. Bunun üzerine onun yanında dört yıl kadar kalıp ders alıyor.
Daha sonraları bazı fıkıh kaynaklarında onu takıldığı bu ilmi mevzu “el-mes’eletü’l-Berdaiyye” adıyla zikredilir oluyor. Onun doğruyu anlamaktaki cehdi örnek oluyor ümmete kıyamete kadar.
“Herkesin gönlünde vardır bir kemâl endîşesi
Vardır ashâb-ı kemâlin de zevâl endîşesi
Mâh-ı nev gayret ider de bedr-i kâmil olmaya
Zann idersin yok mudur bedrin hilâl endîşesi”
Kork hatadan Kemal’den sonradan gelen zevalden, imandan sora küfürden. Uydurma uy! Atma tut! İnkar etme iman et! Ehli sünnete sevadü’l a’zama uy yollarını yol edin sapma yoldan, saptırma ümmeti rahmet ol bela olma başta kendine sonra tüm müminlere.
“Allah’ım! Hidayet ettiğin kimselerle birlikte bana da hidayet et, âfiyet verdiğin kimselerle birlikte bana da âfiyet ver, yüz çevirdiğin kimselerden benim de yüz çevirmemi nasip et, bana verdiğin nimetleri bereketli kıl, hükmettiğin şeylerin şerrinden beni koru, şüphesiz hükmü Sen veriyorsun, Sana karşı hüküm verilemez. Şüphesiz ki Senin dost edindiğin kimseler rezil olmaz. Sen, eksikliklerden münezzehsin ve şanı yüce olansın.”(İbn İbn Hıbbân)