Filim, reklam vb yazılı sözlü fiili olarak topluma edep, örf ondan da öte dinin hudutlarının önemi olmadığını, meşru veya gayrı meşru kadın-erkek herkesin herşeyi yapabileceğini ebeveynin, kocanın, hocanın hiç kimsenin bir diğerinin hayatına karışamayacağını empoze ediyorlar.
Hadsizliği, sınır tanımamaklığı, sadakatsizliği adeta aşılıyorlar insanımıza. Oysaki böylesi bir fuhşiyatı işlemek büyük günah bunu hak bilip helal görmek ise küfürdür dinimize göre. Ayrıca bu tür sapkın anlayışların sadece kişilerde kalmayıp toplumda aile yapısını, düzenini bozan kötü sonuçlarıda ortadadır.
Nitekim son günlerde ekranda evli çiftlerin karşılıklı aldatmayı normal bir durum olarak gösteren bir dizi hakkında İletişim Uzmanı Sevda Türküsev, dizideki tehlikeye dikkat çekerek uyarıda bulundu şöyle ki;
“Dizide kendisini aldatan kocasından intikam almak için önce kocasını kendisi de aldatan, sonra Kocasının aldattığı kızın evinde annesinin babasının yüzüne bunu haykıran kadını alkışlayan tüm kadınla; bir kendinize gelin. Böyle bir senaryo topluma kötü örnek. Dizide, intikam duygusunun içine haz duygularını katarak cazip ve zevkli bir şekilde sunuyorlar. Bunlar dizilerde bir sahne ama gerçek hayatta böyle bir intikamın arkasından bir sürü aile faciası çıkabilir. Toplum bunlardan esinleniyor: Dizide bunları seyretmek alkışlamak kolay, Sadakatsiz dizisinideki intikam sahnesinin normal hayatta yapıldığını düşünün. Ya o koca o kadını vursa, anne baba kızını dövse ya da öldürse. Her türlü şey olabilir. Ama bu dizi en çok seyredilen dizi, ya RTÜK nerede? Sadakatsiz” dizisinde “İNTİKAM” duygusu zevk veren bir duygu olarak toplumun bilinçaltına bir güzel yerleştiriliyor. Aldatan her kadın böyle bir intikam almaya kalksa nasıl facialar çıkar. RTÜK niye bunlara müsade ediyor? Dizi senaryoları yönetmen stop dediği anda orada kalıyor ama gerçek hayatta öyle değil!Gerçek hayatta böyle bir sahnenin arkasından büyük facialara gidilebiliyor. Hep insanları olumsuz olaylara sürükleyecek dizi senaryoları var. Öz. kadınların üzerine oynuyorlar"
Evet bizde soruyoruz RTÜK niye bu ve türevi dizilere müsade ediyor?
Ayrıca Sevda Türküsev hanım bir de ;
“Herkese Moda “ sloganıyla “o neder bu neder isteyen istediğini giyer” vurgusuyla kapalı kızlarımıza gayrı meşru bir giyim tarzı hem de tesettür adına empoze eden Cotton firmasının reklamına tepkisiz kalanlara hakkında sitem de bulunuyor diyor ki;
“Cotton Firmasının reklamında milli tekvandocu yer almış. Tesettürü bu şekliyle sabote etmeye çalışan bir reklamı nasıl kabul etmiş anlamadım. Zaten ortada tesettür de yok. İşte dini bir vecibe bu şekilde yozlaşıyor, ve garip olan; MAHALLEDEN SES YOK! Sorsan bizi beğenmezler.”
Haksız mı?
Hz. Ömer, Resulüllah’ın (sav) kabrinde bir bedevinin yana yakıla :
“Ya Rabbi! Bu Sen’in Habibin, ben kulun, şeytan düşmanın. Beni bağışlarsan Habibin sevinir, kulun kazanır, şeytan üzülür...” diye dua ettiğini duyunca, “Bu kulunun Sen’den istediğini ben de istiyorum Ya Rabbi!”
Şimdi bizde Ya RAB Hazreti
Ömer’in istediğini istiyoruz kendimiz ve tüm ümmet adına.
Not:
Bugün Mescid-i Haramımızda yatsı namazında okunan ayetler Âl-i İmrân Suresi 190. Ayeti celileden başlayıp 201. Ayet-i celileye son buldu:
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اصْبِرُوا وَصَابِرُوا وَرَابِطُوا وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Ey iman edenler! Sabredin; (düşman karşısında) sebat gösterin; (cihad için) hazırlıklı ve uyanık bulunun ve Allah'tan korkun ki başarıya erişebilesiniz.