Ya Sen ve Ben?
“Cânı cânân dilemiş vermemek olmaz ey dil
Ne nizâ' eyleyelim ol ne senindir ne benim!”
İmam-I RABBANİ Hazretleri buyurur:
Ticâret eşyâsının ve kırda otlıyan hayvânların [ve tarladan, ağaçlardan elde edilen mahsûlün ve kâğıd liraların ve alacakların] zekâtlarını emr olunan yerlere seve seve vermelidir. Zekâtı verilen mâl azalmaz. Zekâtı verilmiyen mâl, Cehennemde ateş olur. Allahü teâlâ, çok merhamet ederek, ihtiyâcdan fazla olan mâl, nisâb mikdârı olursa, bir sene sonra zekâtını vermeği emr etdi. Cânı ve mâlı veren Odur. Mâlın hepsini ve cânı vermeği emr etseydi, Onun âşıkları hemen verirdi.
2/11 (2.Cild 11.Mektûb)
Süfyân-i Sevrî (rh) anlatıyor:
“Şam ehlinden bir adam gelip:
- Çabuk beni Safvân b. Süleym’e götürün. Onu rüyada gördüm, cennete girmişti, dedi.
- Hangi amelinden sebep? diye sordum:
- Bir fakire giydirdiği elbise sebebiyle” dedi.
[Mirâtü’z-zaman, 11, 466]
وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتّٰى يَأْتِيَكَ الْيَق۪ينُ
“Ve sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.” (HİCR / 99)
Saîd bin Cübeyr buyuruyor ki: “Kişi öğrenmeye devam ettiği sürede âlim, öğrenmeyi terk ettiğinde olduğundan daha câhildir.” Hayırlı ameller yapmakta daim olalım inşaallah zira;
"Mümin cennete girinceye kadar hiçbir hayra(güzel amele) doymaz.” (Tirmizî)
Malumunuz amelden önce ilim gelir ayrıca ilim en hayırlı ameldir de.
Ayrıca HAYRA ÖNCÜLÜK EDEN YAPAN GİBİDİR, buyurur RASÜLÜ kibriya.
Maddi-manevi hayırlara vesile kılsın Rabbimiz bizi