Bizi bilmem ama ta önce ki tarihlerden bu yana günümüze kadar alanlar oldu. Hem de buna delalet eden vak’alar ile. İki misal vereyim bir geçmiş zemanda diğeri şimdiki, bugün birebir şahid olduğum.
1-AHİRETİ DÜNYA ‘DA YAŞAYAN BİR MELİK (Rahmetullahi Aleyh)
Kimdir o? Aslında o zat Emevî halifelerinin sekizincisidir. Fakat O hep raşid dört halifeden sonra beşinci halife olarak zikredilir, öyle kabul edilir. Pekiyi ama neden ve nasıl? Hazreti Muaviye’nin vefatı yılı olan 679 yılında Medine’de doğdu. İkinci Halife Ömer bin Hattab’ın torunudur. Meşhur bir kıssa vardır:
“Bir gün Ömer Radıyallahu anh halkın ne düşündüğünü öğrenmek için tebdili olarak gezmekte iken, süt satan bir genç kızın annesinin süte su karıştırması emrini dinlemediğini ve ona bundan dolayı serzenişlere geçtiğini görür. Ertesi gün kızın bu fikirde ısrar edip etmediğini kontrol etmek için bir memurunu göndererek sütçü kızdan süt satın aldırır ve sütün içine yine su karıştırmadığını görür. Ömer Radıyallahu anh kızı ve annesini halifelik evine çağırır ve aralarındaki anlaşmazlığı duyduğunu söyler. Sütçü kızı mükafatlandırmak için ona kendi oğlu Asım ile evlenmeyi kabul etmesini istediğini bildirir. Kız bunu kabul eder ve bu evlilikten Leyla adını verdikleri bir kızları olur. İşte Ömer Radıyallahu anh torunu olan Leyla Radıyallahu anha onun annesidir.
Babası Mısır valisi olunca, Mısır’a gittiler ve oğlunu Medine’ye tahsile gönderdi. Enes bin Mâlik, Abdullah bin Cafer Tayyar ve Saîd bin Müseyyib ve başka âlimlerden ders aldı. O, halife olmadan önceki hayatta diğer şehzadeler ve halife çocukları gibi yaşamadı ve çok sağlam akideye bağlı olması itibariyle nefse hoş gelen yaşam tarzından uzak durdu. Sahabenin, hadis ravilerinin meclislerine devam eder, ayrıca şiir ve edebiyat meclislerine katılırdı. Hatta onun meclisi, fakihler, alimler ve edipler meclisiydi.
Babası ölünce amcası olan halife Abdülmelik onu Şam’a getirdi. Kızı Fâtıma’yı ona verdi. Kayınbabası bundan çok geçmeden sonra öldü ve yerine onun kuzeni I. Velid halife oldu. I. Velid 706 yılında onu Medine’ye vali olarak atadı. Keyfî uygulamalarda bulunan diğer valilerin aksine O Rahmetullahi aleyh , şehre gelir gelmez hadis bilen 10 dindar kimseden bir meclis kurdu. Bütün mühim işleri bunlarla görüşüp karara bağladıktan sonra uygulamaya koyulurdu.
Medine’deki adil idareden haberdar olanlar, özellikle Irak’ın valisi olan Haccac bin Yusuf’un şiddetli ve gayri adil idaresinden hoşnutsuz olanlar, Medine’ye göçe başladılar.
712 yılında Medine valiliğinden geri alındı. Ama bu sırada O Rahmetullahı Aleyh’in ünü bütün Müslüman Emevi ülkesine yayılmıştı. . 717de halife olan amcası oğlu Süleymân bin Abdülmelik vefat edince,. Alim Reca b. Hayyan’in desteği sayesinde halife seçildi. Abdülmelik’in oğulları Yezid ve Hişam tarafından buna itiraz edilmişse de halkın teveccühüyle bu iş tamamlandı.
Kendi adının anıldığı hilafet fermanı okunduğunda o:
“Vallahi, ben bu işi asla Allah’tan istememiştim.”
Ne var ki salih iradeler, onu böylesine tehlikeli anlar için seçmisti.
O: Büyük hukukçu Salim’us-Sûddî’ye:
“Hilafetim, seni sevindirdi mi, üzdü mü?” Sûddî:
“İnsanların hesabına sevindim; ama senin payına da üzüldüm.” O:
“Nefsimin helakınden korkuyorum.” Sûddî:
“Korkuyorsan çok iyi… Çünkü ben de korkmamandan endişeliydim.” Or:
“Bana bir öğüt ver!” Sûddî:
“Şunu unutma: Babamız Adem, bir tek günah için cennetten çıkarıldı” dedi.
İlk hutbesinde
“Ey Nas! Kuşkusuz Kur’an’dan sonra Kitap, Muhammed (sav)’den sonra Peygamber yoktur. Bilesiniz ki, ben hakim değil infaz ediciyim. Kanun koyucu değil tâbiyim. Ben sizin hiçbirinizden daha hayırlı değilim; üstelik içinizde yükü en ağır olan kişiyim. Zalim devlet reisinden kaçan adam zalim değildir. Şurasını iyi biliniz ki, Allah’a isyan hususunda kula itaat edilmez.”
Konstantinopolis’in ikinci Arap Kuşatmasında Araplar başarılı olmamış ve kuşatmanın uzun sürmesi dolayısıyla ordunun beraberlerinde iaşe ve hayvan yemi yetişmemiştir. Bu nedenle Arap ordusu hem açlıktan hem de yem bulamadıkları için atlarını kesip yemek zorunda kalmışlardı. O yıl halife olan O, Ordu komutanı Mesleme’ye Konstantinopolis kuşatmasını kaldırıp bütün askerlerini Suriye’ye geri getirmesi emrini verdi. Savaştan ziyade barışı esas alan O, bu tutumundan dolayı birçok kabilenin Müslüman olmasını sağladı. Halk tarafından sevilmeyen, halka zulmeden ve keyfî tasarrufta bulunan valileri değiştirip yerine yenilerini getirdi.
Tayinde en çok dikkate aldığı konu; ehliyet, ilim, takva ve Salih ameldi. O, devlete sadıkane hizmet verecek idarecilere görev verdi. Böylece hilafet müessesesi takviye edilmiş ve dört halife devrindeki canlılığına kavuşmuştur.
İyi ama tüm bu güzel vasıfların sahibinin ismi nedir? Tanıştırayım O: Ömer ibni Abdilazîz Rahmetullahi Aleyh) Pekiyi ne alakası var Bereat ile? Çok alalkası var efendim çoook…
Mezkur Mübarek halifemiz her Şaban’da kıldığı gibi olduğu gibi bir O şabanın bereat gecesinde de kılınması faziletli olan yüz rekatlık namazı kılar. Son secdesini yapar teşehhüde otururu selam verir bir de bakar yanı başında nûru semâya bitişmiş yemyeşil bir kağıt, bir vesika. Dikkatlice baktığında ne görsün? Bu vesikanın üzerinde şöyle bir yazı var:
«هٰذِهِ بَرَاىٔةٌ مِنَ الْمَلِكِ الْعَزِيزِ لِعَبْدِهِ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ!»
“İşte bu, Melik-i Azîz’den kulu Ömer ibni Abdilazîz’e cehennemden berat fermânıdır”diye yazıyordu. (Rûhu’l-beyan)
ALLAH’Ü EKBER! Bu ne saadet, bu ne ni’met, zamanımızda da vardır buna nail olanlar elbet.
2-Kendim hakkında olmasa da bu zata verilen bereatin bir başka şekliyle talebelerimize verildiği hüsnü zannındayım. Sevgili talebelerimiz ile birlikte bugün mu’tad vechile Şifa-ı Şerif okuyorduk. Mevzu Bereat gecesinde günahlardan tevbe edip defterimizde yeni bir sayfa açabildik miye geldi. Beraberce nefis muhasebesi, yaptık ayet-i celileler ve hadis-i şerifler müvacahesince. Bereat günündeydik gecesi gibi mubarek olan bir gündü bu, şaki mi , said mi? Acaba hangisine kayd olmuştuk? Sordum Ömer ibni Abdilaziz gibi bereat fermanı alan oldu mu içinizde, diye fekat bende dahil kimsenin sesi çıkmadı. Tabi ya, böylesi kerametler herkeste zuhur etmezdi. Bazı özel kimselere gösterilir onlardan ibret almamız istenirdi, kerametin zuhurunun bir sebebide bu değilmiydi zaten. Ama tabi Bereat almış olabilmeye işaret eden ilmi bir takım izahlarda var. Mesela bu gece vesilesiyle işlediği günahtan dönüp af isteyen mutlak kabul olduğunu biliyoruz. Tevbesi Kabul olan ne olur? PEK TABİİ SAİD (İyi kul) olur, Şakilikten (günahkarlıktan) kurtulur. Mesela İslam’a en uygun (Cilbab gibi) bir tesettür giymeyen hanım nedir? Günahkardır, Şakidir. Tevbe edip tesettür giymeye karar verince ne olur? Said olur. Saidler divanna kaydolur ve hemde takdirlerin yazıldığı günde.
İşte bu minvalde yaptığımız hasbihal neticesinde Rabbimizn inayeti ile 13 genç kızımız Cilbab tesettürü giymeye karar Verdi ve hemen orada giydiler. Hayran oldum onlara maşaellah barekellah ne dua ettik beraberce bir görseniz duygulanıp ağlayanlar mı dersiniz, kuş gibi hafifleyip uçacak mış gibi olanlar. Kimisiniz elelrinden kimisinin alınlarından öptüm. Ben ki bir aciz kul bu kadar sevindin bir düşününüz Rabbimiz ne de memnun olmuştur ve hele bir de Efendimizi tehayyül edin ne de ferahlamıştır, ne de sevinmiştir ümmetinin İslam’ı garib bıraktığı bu zamanda ona sahib çıkan genç kızların olduğuna. Sormayın çok hoştu, çoook… Çocuklara dedim tarih atalım bu bir bereat belgesi gibidir bizim için onlar ile beraber bizde af olunuruz inşaallah.. Sizce de öyle değilm?
“Be kulumun hüsnü zannı üzereyim” buyurur Rabbimiz güzel zanlarınızı be mücahidelerimize dualarınızı istirham ederim. Rabbim onların da bizim de üzerimize olan zahiri-batıni, dini-dünyevi nimetlerini neticesi cennet olmak üzere temamlasın….