LANETLİ DARBE
POSTMODERN Mİ? KOF MODEM Mİ?
Yollara dizilmiştik, hak aramak için, başörtüsü için, Allah’ın verdiği bir
Özeli elimizden, hemde silah zoruyla almışlardı, “Gerekirse silah kullanırız” diyerek.
İnancımız,
Davamız,
Ülkümüz,
Derdimiz,
Tasamız,
Dermanız,
Elimizden alınıyordu, kararname zoruyla,
Tankın paletleri ile altında, eziliyorduk o gün. Rahmetli şehid Muhsin Yazıcıoğlu, ne güzel ifade etmişti, her zaman ki gibi” Namlusunu millete çeviren, tanka ben selam durmam” diyerek.
Durmadı da.
Durmadıkta.
Durmayacağızda.
Derler ki Rahmetli şehid Adnan Menderes idam edildiği gün, Zeki Müren konseri varmış, bir asker, Müren’e “ Hareketli bir parça söyle” deyince, Rahmetli’nin cevabı” Başbakanın asıldığı bir günde, utanmıyor musun böyle bir istekte bulunmaya?”
Bu aziz millet ne zaman, coşkulu ve de ne zaman hüzünlü şarkı söylemesini bilir.
“Yaylalar yaylalar” derken, bazen de” Havada bulut yok, bu ne şivandır” ı söyler.
15 Temmuz hain darbe girişiminde, çıplak elleri ile nasıl tankı durdurduysa, yarın yine aynı kahramanlığı yağar.
Huseyn-i yiğitlik bu milletin kanında saklı, günü, zamanı geldiğinde, bir kaynak gibi, çağlamasını bilir.
Dünyayı sevenlerden daha çok, ölümü sevenler yaşar bu topraklarda.
O yüzden dedi Akif:
“ Bastığın yerleri, toprak diyerek geçme tanı,
Düşün altındaki, binlerce kefensiz yatanı…”
İkna etmek isteyenler, bilsinler ki; ikna olmadık, olmayacağız.
Esaret altına almak isteyenler de anlasınlar ki:” Hangi çılgın bize, zincir vuracakmış, şaşarız”
Dün Sarıkamış, Yemen, Trablusgarp ne idiyse, bu gün, azzez, cerablus, Fıratın Doğusu odur.
Necip Fazıl’ın dediği gibi:
“ Secdeler olsun, secdeler olsun,
Ölümü öldüren Allah’a secdeler olsun”
Vesselam.