Gemici dostum ve oğlu
O kadar güzel anlattıki, o kadar meth ettiki bizi bile gemici olmaya ikna etti zira “gemi adamı”cüzdanı, “pasaport”ve dahi bir sürü “gemici”belgesi çıkarttık, İzmitten 15 gün Balta limanına kursa dahi geldik, Deniz de sağ kalmak için kurs aldık, oysa ölüm geldikten sonra nasıl sağ kalacaksan oda ayrı bir mevzu, Allahın murat ettikleri hariç, onlara Allah “ölüler demeyin…”diyor zaten.
Der ya bir güzel türkümüzde:
“Ölüm gelirse bir cana,
Baş ağrısı bir bahana…”
Demekki gelince gelir, ve yine bir türküde dediği gibi:
“Bu Dağlar Kömürdendir
Geçen Gün Ömürdendir
Feleğin Bir kuşu Var
Pençesi Demirdendir
Hadi Leyli Leylanı
Mevlam Yazmış Fermanı
Ya Al Canım kurtulam
Ya Ver Derdim Dermanı
Bu Yol Pasin'e Gider
Döner Tersine Gider
Şurda Bir Garip Ölmüş
Kuşlar Yasına Gider
Hadi Leyli Leylanı
Mevlam Yazmış Fermanı
Ya Al Canım kurtulam
Ya Ver Derdim Dermanı
Bir At Bindim Başı Yok
Bir Çay Geçtim Daşı Yok
Burda Bir Yiğit Ölmüş
Yanında Gardaşı Yok
Hadi Leyli Leylanı
Mevlam Yazmış Fermanı
Ya Al Canım kurtulam
Ya Ver Derdim Dermanı”
Ölüm kuşu gelir ve:
“Haydi adda gidiyoruz”der ve gideriz.
Yani Abbas yolcudur, zaman gelmiştir, artık, gitmek vaktidir.
İşte böyle bir sertifikada aldıktan sonra her şey hazır, tam gideceksen, hani derler ya:
“Yerdekiler plan yapar lakin, kararı gökteki verir.”
Olmadı ve gidemedik.
İşte o gemici dostum yıllarca gitti geldi, hatta emekli oldu, o işten, oğlu gitti, Amerikada 10 yıl kaldı falan.
Dostum derdiki, çalıştığım gemilerde, Afrikalı gemici ler vardı, benim Türkiye’den olduğumu öğrenince, birbirlerine İngilizce beni işaret ederek:
“Big Müslim, Big Müslim” derlerdi.
Çok utanırdım, oysa ben hiçte büyük işler yapmıyordum.
Temsil etmek ne kadar zor bir iş, layık olmasak mesuliyet çok ağırdı.” Derdi.
Bununla ilgili Teknisyen Lütfü usta vardı tanıdık, onun da bir anısı vardı, Avusturya’da başından geçmiş, anlatırız bi vakit.
Demekki, bilmek değil, yaşamak en önemlisi.
“Siz bildiklerinizle amel ederseniz, Allah size bilmediklerinizi öğretecek.”