VEDALAR ZAMANSIZDIR
Gelirken sormadılar, giderkende sormayacaklar, ismimiz bile başkaları tarafından konuluyor, başkaları tarafından kullanılıyor. Nefes bile bize ait değil, bir dostun dediği gibi” Son nefesi bile burada bırakıp gidiyoruz” özlem ve hasretle, son bir “ÖF” çekişle bırakıp yada bıraktırılıp gideceğiz. Bizim Sivas yöremize ait bir türkü vardır:
Kara trende yol alıyor cürekten
Oturdumda bir of çektim yürekten
Dedilerki yarin bu yıl gelmiyi
O da benim gibi yansın yürekten
“Yine bana hasret, yine bana özlem” der bir başkası.
Hep düşünmüşümdür; İnsan neden hep ileriye bakar ki? Ne arar gelecekte, ne görür orada? Aşık Veysel’in dediği gibi” iki kapılı bir handa
Yürüyorum gündüz gece” veya Hazreti Süleyman’ın buyurduğu misal:
“ Dünya iki kapılı bir han,
Birinden girdim, diğerinden çıkıp gidiyorum”
Muhterem zatlardan biriside, vasiyetinde öldüğünde, elinin birisinin tabuttan sarkıtılmasını ister, sebebini soranlara:
“ Bu Dünyadan bir şey götürmediğimi herkes görsün” der.
Bazı hasretler vardır, kavuşması öbür tarafa kalır,
Hakeza bozulması burada nasip olmayan, tamda iftar vakti tepenizde patlayan bir bomba, sofranızı uçurur ve iftarınızı cennette yapıverirsiniz; tıpkı bu gün; İdlip’te olduğu gibi, Suriye’nin her tarafında olduğu gibi, Afganistan, Yemen, Filistin velhasılı her yerde, her zamanda.
Tıpkı 25 yıl önce Bir gazetenin olur köşesinde yazdığım, bir makalede dediğim gibi:
Dünya Kerbela,
Ve ben bir Hüseyin.
Bakıyorum dünden bugüne değişen bir şey de yok.
Tıpkı Koca Mehmet Akif’in dile getirdiği gibi; hissederim, söyleyemem.
Bana sor sevgili kâri’, sana ben söyleyeyim,
Ne hüviyyette şu karşında duran eş’ârım:
Bir yığın söz ki, samîmiyyeti ancak hüneri;
Ne tasannu’ bilirim, çünkü, ne san’atkârım.
Şi’r için “gözyaşı” derler; onu bilmem, yalnız,
Aczimin giryesidir bence bütün âsârım!
Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!
Oku, şâyed sana bir hisli yürek lâzımsa;
Oku, zîrâ onu yazdım, iki söz yazdımsa.
Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim,
İnan ki her ne demişsem görüp de söylemişim.
Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek:
Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek.
Şahid olduğumuz her şeyden sorumluyuz, o halde sorumluluk büyük, görev ağır. Vesselam.