AVRUPANIN DEMOKRASİ PUTU
Okulda bize,Demokrasi tarifi olarak:
“Halkın kendi,kendini yönetmesi.”dediler.Bir hocamız vardı.İrahmetlik Hulusi Hoca’da derdiki;”DEMOKRASİ İTİN KUYRUĞUNA BENZER,NEREYE ÇEKERSEN ORAYA GİDER.”
Bakıyorum da ne isabetli bir tesbitte bulunmuş.Büyüdükçe daha iyi anlıyorum,ne kadar yerinde bir tesbit olduğunu,yani 12den vurma buna derler.Buna benzer bir durumda memlekette iken,çok acaip gök gürlerdi.Böyle bir anda Rahmetlik anam ellerini açar şöyle dua ederdi.”NE HIŞIM AFATIN VARSA HAZİNENDE KALSIN.”
Bu duasını anlamıyordum,diyordum ki;”acaba yanlış bir şey mi söylüyor”Fakat zaman geçtikçe çok büyük bir dua olduğunu anladım.Allaha yalvarır mış ki”Allahım göndereceğin,azap varsa bile,gönderme,hazinende dursun.”der imiş.
Neyse tekrar “Demokrasi”ye gelecek olursak,Sadece batılılara,beyazlara,elitlere,burjuvalara,derebeylerine özel bir uygulamadır.
Bunu en bariz örneği ile,Mısır’da gördük.Halkın oyu ile seçilen Devlet başkanı,darbe ile indirilmiş,yerine diktatöryal bir uşak(batı oyuncağı)geçirilmiştir.
Bunun neresi Demokrasi
Yada bu mu teokrasi.
Bu uygulama biraz değil daha çok,ebu cehil’in “helvadan put”una benziyor.
Acıktığı zaman yermiş.
İşte bunlarda işlerine gelince,Demokrasi,gelmeyince,”İTİN KUYRUĞU”
Bu neyin kafası.
Derlerki :
Bir gün şeytan,firavun’un kapısını çalmış,firavun içerden:
-Kim o? Demiş.
Şeytan gülmüş:
-a be firavun hem tanrıyım,diyorsun,hemde kapıyı çalanın kim olduğunu bilmiyorsun.”demiş.
Firavun:
-“ne tanrısı be?bir kere öyle dedik”demiş.
İşte bu üçkağıtçılarda bir kere “demokrasi“
Demişler.
Arap baharı,dediler,zarar edeceklerini,gördüklerinde,hemen ters köşe yattılar.
Bir söz vardır:
“BAK KRAL ÇIPLAK”
İşte bu itin kuyruğuna takılanlar,bu gibi çifte standartları sonunda hep “çıplak”kalmışlardır.
Bu uğurda,çok can verdik,emek verdik.
Vede vermeye devam ediyoruz.
Kahrolsun hep bana rabbena diyenlere.
Kahrolsun özgürlük hep bize diyenlere.
Lanet olsun bellamlara,şeddatlara.
Yaşadın mazlum vede mustazaflar.
Selam ve dua ile.