Yelkenciler
Bu gün yolumuz ,Büyükçekmece yelken kulübü’ne düştü.Mayıs ayının son günleri olmasına rağmen hava soğuktu.zira sabah sahur sonrasısı dalmışım ,uzandığım yerden.Gök gürültüsünün sesi ile uyandım .Öyle çığlık ile koptu ki ;anlatılmaz”ancak yaşanır.”İşte sonrasında yağan yağmur vede esen rüzgar ortamı bayağı soğuttu.Şöyle bir dolaşayım derken ,Büyükçekmeceye doğru yol almışım.Tarihi Mimar sinan köprüsü sağımda kalmışken , Osmanlı Devleti askerleri vede techizatı nakletmek için böyle köprüleri Avrupa yolu boyunca yapmıştır.İstanbul’u çıktıktan sonra başlar bunlar.Haramidere,Büyükçekmece,Silivri,Lüleburgaz vs.Solumda baktım renkli renkli, rengarenk yelkenler denizin ortasında arzı endam ediyorlar.İleriden Mimar oba ‘dan döndüm geldim.Burada çok ilginç buralarda çok oba var bu bölgede .Benim bildiğim ,Mimar oba, Sinan oba, Türk oba, Kamil oba gibi.
Aracı çektim E5’in kenarına ,aldım Makinamı yani Foto’mu indim derya’ya.
Gördüğüm her kareyi çekmek istiyordum.Çektimde.O soğukta çoçuklar rüzgarla dans ediyorlardı.İnanılır gibi değildi Kenara geldiklerinde yaşları 11-13-15 olanları vardı.Kendi kendime “AZMİN ELİNDEN BİR ŞEY KURTULMAZ”dedim.selamlaştık çoçuklarla.Grup müdürü geldi .
Hoşgeldiniz dedi.
Bekleme yerine aldı ,hoş bir sohbet ettik.
Erzurumluymuş.
Kendi kendime:”Erzurumda deniz mi var sanki ,işte isteyince oluyor.Demiş ya birisi:”İnsan bir şeyi çok isteyince ,o işin olması için her şey kenara çekilirmiş.Hatta ayet var”Her kulun kaderini ,çabasına bağlı kıldık.”buyurur yaratıcı.