İSTENİRSE!
Sabahın körü, taa Beylikdüzü' nden metrobüse bindim, Rami' ye gitmek için yola revan oldum. Edirnekapı durağından önceki” Sayın yolcularımız, Edirnekapı şehitliğini ziyaret etmek için, bu durakta inmeniz gerekmektedir” Anonsunu duyana kadar, gideceğim yere ulaşmak için, yolculuğun ikinci etabı başlayacaktı, zira oradan üst geçide çıkıp, Tramvaya binmek için sallandım, kulağıma bir ses geldi, sağıma kulak kabarttım, naif bir ses” Süt! Süt!” diye, çağırıyordu. Kendi kendime” Allah! Allah! Burada Süt mü satılıyor?” diyecek oldum ki; ikinci bir ünleme sesi ile irkildim” İkramdır” Dedi. Gittim, selam verdim, hani derler ya” Nur yüzlü, sakallı bir piri fani” Tamda o tarife uygun birisi. Selam verdim, selamlaştık, tabi ki ikramını içtik. Sordum”
- Nerelisin
O da:
- Karabük, Safranbolu
Sordum:
- Kaç yıldır burada bu işi yapıyorsun?
- Her Cuma, dört yıldır.
-Allah kabul etsin” dedim.
Ve ekledim” Abi biraz bağırda insanlar, daha çok gelsin”
O da:
- Nasibi olan gelir” Dedi.
Tokalaşıp, dua ederek, dua alarak ayrıldık. Öyle ya; gelen sütü içmeye de İnsan lazım idi. Bir değerli abim, MALATYA’da bir mevlid yemeğinde de” Yemek yemeğe de adam lazım, yiyecek adam bulunmazsa, o yemek ne işe yarar” Diye söylemişti, sağ olsun.
İşte Edirnekapı Şehitliğindeki bu muhterem zatı görünce, aklıma yıllar öncesinde izlediğim “ KAPICI MUSA” Filmi geldi, kısaca; bir Cuma hutbesinde, Peygamber Efendimizin “ KOMŞUSU AÇKEN, TOK YATAN BİZDEN DEĞİLDİR” Hadis-i Şerifini duyan, kapıcı Musa'nın, o günden sonra, evde çorba yapıp, apartmana dağıtması surecinde başına gelenleri anlatıyordu bu film.
Peygamber Efendimiz SAV:
مَن تَمَسَّكَ بِسُنَّتِي عِندَ فَسادِ أُمَّتِي فَلهُ أَجْرُ مِائِةِ شَهيدٍ
“Ümmetimin bozulduğu bir sırada kim sünnetime sarılırsa ona yüz şehit sevabı vardır” Buyuruyordu.
NE MUTLU PEYGAMBER VE ONUN VARİSLERİNİN YOLUNDA YÜRÜYENLERE
Bu vesile ile Allah'a giden kutlu yolu bize öğretenlerin,
“ ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN.
Veselam.