Selamun Aleyküm dostlar,
2000 yıllık teammülleri olan kadim devlet tarihinin her döneminde olduğu gibi yine bir ateş çemberi içinde mücadele veriyor, oyunlar kuruyor ve oyunlar bozuyor.
Son günlerde devleti yeni çıkmazlara itmek için Suriyeliler konusu günden güne kaşınıyor.
İdlip'te bulunan gözlem noktalarımıza kafir Esed rejimi saldırı düzenlemiş buna paralel olarak Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde Mihraç Ural'ın ekibi cuma namazı çıkışı camiyi bombalı araçla hedef almıştı fakat son anlarda istihbaratın müdahalesiyle facianın eşiğinden dönülmüştü.
Yine aynı sürece paralel olarak ülkenin batısında sahte taciz haberleriyle kara propaganda yürütülerek Suriyeliler dövülüyor, iş yerleri darmadağın ediliyordu.
Ve son olarak İstanbul Valiliği'nin emriyle İstanbul'da bulunan ama kayıtları farklı illerde bulunan Suriyelilerin taşınması süreci yapılırken Ceylanpınar'a terör örgütü PKK tarafında roketli saldırı gerçekleştirildi. Buna mutakiben ABD'de yaşadığını öne süren bir Suriyeli şanlı Türk bayrağını alet ederek Türk milletinin yapmış olduğu ensarlığı ve bunca yardımları görmeyip iğrenç bir karikatür yayınladı haliyle sosyal medyada çok yoğun tepkilere neden oldu.
Daha karikatür hadisesini anlamaya çalışırken 25 Temmuz'da Suriyelilerin Türkiye'de protesto gösterileri düzenleyeceği haberi geldi...
Evet olayları üst üste koyunca devlet içeride ve dışarıda yeni çıkmazlara itilmek isteniyor.
Suriyeliler konusunda devlet ve millet doğruları ve yanlışları iyi analiz edip ona göre rota çizmek zorunda.
Evvela şunu iyi bilmek lazım özellikle savaşın ilk yıllarında gelen yoğun mülteci grupların içerisinde sızmış olan Esed'in istihbarat elemanları, İran'ın istihbarat elemanları dönem dönem Türkiye'de yaptıkları eylemlerle gerçekten savaş mağduru insanları zan altında bırakıp hem onları zor duruma düşürüyor hemde Türkiye'yi zor duruma düşürüyor.
Bunun bir örneği olarak yılbaşı gecesi Taksim'de Esed'in Suriye bayrağı ile hoplayıp zıplayanlara uzanan öfke sadece mazlum olan, ekmek derdinde olan Esed karşıtı Suriyelileri vurdu.
Savaş mağduru Suriyelilere ensar kapılarının açılması doğru fakat kontrolü bir şekilde kaybedilip büyükşehirlere yayılmaları yanlış oldu.
Ülke içerisinde kontrolsüz yayılmaları engelleyip belli bir düzene oturtmak doğru hamle fakat zorla hala ateş beşiği ülkeye döndürmek yanlış hamledir.
Özeleştiri yapacak olursak Suriyelilerin mağduriyetini fırsat bilen fırsatçılar odunlukları, garajları dahi tek göz odalar haline getirip fahiş fiyattan Suriyelilere kiraya verdi, onlar geldi diye konut kiralarını gerçekten fahiş rakamlara çeken fırsatçılar iş yerlerinde ucuz işçi ve sigortasız işçi için kendi evlatlarına iş vermek yerine Suriyelileri köle gibi kullanmaya kalktı.
Hem Türk gençliğine hemde Suriyeli ihtiyaç sahiplerine iş imkanları elbette sağlanmalıdır ancak Suriyelileri ucuz iş gücüyle köle gibi kullanmak için kendi evlatlarını işsiz bırakmakta olmaz. Olması gereken bir işin hakkı neyse ücret olarak onu verip çalışan, hak eden kimse hakkıyla onla çalışmaktır.
Türkiye tüm dikkatini Fırat'ın doğusuna ve Doğu Akdeniz'deki savaşa yoğunlaştırmışken içeride kitlelerin özellikle Suriyeliler üzerinden sokağa çıkması senaryosu kelimenin tam anlamıyla devleti bitirmeye yönelik intihar saldırısı olur.
Şuan FETÖ, seçimde PKK ile beraber seçim ittifakı yürüten CHP ve DHKP-C militanları sosyal medyadan algı operasyonları için çok yoğun bir şekilde ekonomi ve Suriyeliler üzerinden kara propaganda yürütüyor.
Tabii ki bu çevrelerin asıl derdi Suriyeliler konusu falan değil. Bu mesele ülkeyi kaosa sürüklemek için sadece bir araç. Tıpkı zamanında Alevi-Sünni, Türk-Kürt kavgası için el ovuşturdukları gibi şimdiler de Suriyeliler konusunu kullanıp iç karşılıklık üzeriden çıkar elde etmeye çalışıyorlar.
En büyük destekçileri de Esed'in Mihraç Ural eliyle Türkiye'ye sızmış istihbarat elemanları.
Halbuki tarihin bize yüklediği bir "baba" misyonu var adeta vazife var.
Biz kaçmayız, bir yere sığınmayız ama dünya tarihinde kim mazlum, çaresiz duruma düşse Anadolu'ya sığınmış buralardan yardım beklemiştir.
İçeride enikleri böylesi ihanet çalışmaları yürütürken ağababaları Türkiye üzerinden kendi dengelerini dayatmaya çalışıyor.
İstihbarat savaşının bir neticesi olarak Erbil'de maalesef bir diplomatımızı şehid verdik. Kuzey Irak'ta son derece aktif olan CIA-MOSSAD diplomatımızı şehid ederek Türkiye ve Dünya kamuoyuna küresel dengelerin gücünü elinde tuttuklarını göstermeye çalışarak bu dengelere karşı denge üretenlere yönelik verdikleri savaşın neticesinin ne olacağını da göstermek istediler. Tabi bu hain saldırının çok farklı yönleri de mevcut.
Türkiye'nin S400 alımıyla dengeleri sarsılan ABD - NATO - AB bunun hıncını Doğu Akdeniz ve Suriye üzerinden almak istiyor.
Centcom Komutanı McKenzie dün yaptığı açıklama da, "Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna müdahele etmemesini tercih ederiz. Eğer müdahale ederlerse sonuçları olur" diyerek küstahca tehdit savurdu.
En başta da dediğim gibi bu devlet 2000 yıllık kadim bir devlet.
Bölgesel ve küresel ölçekte daima kendi taktik ve stratejisi vardır, kendi dengeleri vardır ve bu planları harfiyen yerine getirmektedir.
Soğuk savaş ve Hibrit savaşlarının yerini yavaş yavaş devletler arası sıcak savaşa bıraktığı şu günlerde Türkiye ya Fırat Kılıcı'nı çekecek yine tek başına yedi düvele karşı savaş verecek hem içeride hem dışarıda devletimiz aleyhine olan tüm aykırı sesleri silahla kesecek yada bir müddet daha diplomatik oyalama taktiği yürütüp içeriden sınır dışına doğru geniş ama daha ağır ilerleyen bir operasyona girişecektir.
Yaklaşık 200 savaş gemisinin boy gösterdiği Doğu Akdeniz'e dördüncü arama-tarama gemisini de göstere göstere gönderen Türkiye, Suriye ve Irak politikalarından da geri adım atmadan haklı davasını sürdürecektir.
Allah, İlay-i Kelimetullah davasında verdiğimiz mücadelemizde devletimizi ve milletimizi muzaffer eylesin. Amin
Muhammed Mustafa Aslantürk
Tespitler doğrudur. Özellikle sona doğru. Eline ve yüreğine sağlık.