Selamun Aleyküm dostlar,
Bir kardeşimle sohbet ederken sosyal medya, Türk gençliğinin ilgi alanları, Türkiye'nin gündemini kendi aramızda uzun uzun konuştuk,istişare ettik.
Buradan yola çıkarak sizlerle de görüş alış verişi yapmak istiyorum...
Türkiye'miz yeniden diriliş sancıları çekerken Derin Emperyaller ve ülkemiz içindeki uzantıları eliyle bu kutlu yürüyüşü engellemek ve tekrar Türkiye'yi kendi içine hapsetmek için türlü türlü oyun oynuyor, son derece sinsi planlar yürütüyor.
Özellikle Irak işgali sonrasında Amerika, işgal politikasının hem maliyet hemde prestij anlamında ağır bedelleri olduğundan dolayı yönünü terör örgütleri üzerinden "hibrit savaşlarına" çevirdi. Öte yandan kendilerine tehdit olarak gördükdüleri iktidarları klasik askeri darbelerle ile deviren emperyaller "15 Temmuz Millet Destanı" sonrasında Türkiye'nin ardından Uganda'da bile derin bir tokat yedi. Artık klasik darbe modelinin fayda etmeyeceğini gören emperyal güçler rotasını "asimetrik muhalefet" stratejisine çevirdi.
İlk deneme atışını Venezuela'da yaptı. Öncelikle kendi adamlarını gayri meşru olarak kendi kendilerine iktidar ilan ediyor ardından tüm dünya ülkelerine kabul ettirmeye çalışıyorlar hatta buna karşı çıkan olursa da sindirmeye çalışıyorlar.
Türkiye hızla 31 Mart seçimlerine ilerlerken derin emperyallerin Ankara'da da "asimetrik muhalefet darbesi" projesi olduğunun görebiliyoruz.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu geçtiğimiz aylarda Almanya'da ne kadar Türkiye karşıtı kitle varsa hepsiyle görüştü ve açıklamasında "Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Gayrimeşrudur. Seçimler Şaibelidir" ifadelerini kullandı.
Tabii her fırsatta bu minvalde açıklamalar yapan Kılıçdaroğlu'nun bu sözlerini o anlarda pek yardırgamadık açıkçası ama ne var ki bir kaç gün sonra Venezuela hadisesi patlak verdi.
Yani Almanya'da yine birileri Bay Kemal'e bişeyler fısıldadı ve ilk deneme atışı yapıldı.
Peki Türkiye içeride FETÖ,PKK,DHKPC terör örgütleriyle mücadele ederken, halkın cebine gözünü diken gıda teröristleri olan aracı ve stokçularla boğuşurken, döviz operasyonları ile terlerken ve tabi ki sınır dışında da gerek diplomasi gerek askeri operasyonları sürdürürken Türkiye'de yeniden yapılmak istenen 15 Temmuz'un ne kadar farkındayız?
Derin emperyaller ve iç uzantıları gün gün,saat saat iç çatışma ve kaos planları yapıp bu doğrultuda ne kadar hainlik varsa bir bir sergilerken özellikle genç nüfus nelerle meşgul?
Bu soruların cevabına bakmaya sosyal medyadan başlayalım.
Şuan en büyük küresel silah hiç şüphesiz sosyal medyadır...
Gündemler belirlenir, bir gün biri tabiri caizse kral, vezir ilan edilir ertesi gün aniden rezil de edilebilir.
İşte böylesi büyük bir güçten bahsediyoruz.
Gençliğin sosyal medya maceralarında baktığımız da açıkçası pekte iç açıcı bir durum hakim değil.
Sayfalara,yorumlara ve paylaşımlara baktığımızda karşımıza çıkan manzara bize küfürün,zinanın,alkolun son derece özgürlükçü,çağdaş ve meşru olduğu izlenimi veriyor.
Ne kadar içi boş,maneviyattan ve millilikten uzak, absürt, saçma sapan paylaşım veya sayfalar varsa en büyük sükseyi,erişimi onlar sağlıyor.
Tabi bunların eliyle sublimimal olarak olarak bilinç altlarına dinsizlik,deizm gibi tehlikeli akımlarda işleniyor.
Halbuki İslam'ın son kalesi Türkiye'de namus ve din meselesi en hassas noktamız iken ahval böyle.
Sokakta insanların birbirine söylediğinde cinayet işlenen sözler klavyeden olunca espiri konusu oluyor.
Küresel güç odakları yıllardır Türkiye'de "yeşilçam" ile birlikte bu milletin maneviyatını bitirmek ve içini boşaltmak için çalışıyor.
Ve gelinen son noktada sosyal medya da görüyoruz ki maalesef büyük oranda başarıya ulaşmışlar.
Aslında gençlik üzerine sürekli zehir salgılayan bu hastalıklı güçlere karşı yapılması gereken çok nettir!
-Öncelikle televizyon-sinema sektörüne devletin ciddi manada el atarak zinanın,eş cinselliğin gayet normalmiş izlenimi veren tüm yapımlara en ağır yaptırım uygulanması elzemdir. Ayrıca ciddi bir denetleme mekanizması kurulup 25. kare tekniği ile hangi yapımlar "subliminal mesajlarla" beyin yıkama yoluna gidiyorsa ülke sınırları içerisinde tek bir saniye dahi yayın hakkı verilmemesi ve lisanslarının iptal edilmesi gerekir.
-Okullarda işlenen müfredatın ve dahi kitapların tümüyle derin bir kontrolden geçirilerek tamamen ahlaki,yerli ve milli bir şuurla revize edilerek yeni nesillerin İslam ve milliyetçilik bilinciyle filizlenmesini sağlamak devletin en asli ve en önemli görevidir.
-Ve yine önemli bir konu da şu ki; "Bireysel silahlanma ve atış eğitimleri"
Bakınız İsrail'de Yahudiler her cumartesi ayinlerini yaptıktan sonra kadın,erkek,çocuk,genç yaşlı demeden poligona gidip atış yapıyorlar.
Çünkü bizce son derece şeytani olsa da kendilerince bir davaları var ve bu minvalde hem fikri hemde fiili olarak en iyi şekilde hazırlanıyorlar.
Peki sormak lazım onların davaları bizden çok daha mı kutsal ki onlarda bu icraatler normalken bizde anormal oluyor?
Devletimizin kadın,erkek,genç,yaşlı herkese bu alanda destek olması lazımdır. Hem kaçak silahlanmayı önlemek hemde vatansever evlatların silaha daha rahat ulaşması için ruhsatta ve vergilerinde kolaylıklar sağlanmalıdır. Atış eğitimleri için poligonlar oluşturularak kolluk kuvvetlerinin desteği ile herkese her ay belli saat kotalı olmak üzere eğitimler verilmelidir.
Bu konunun ne denli ciddi olduğunu 15 Temmuz gecesi hepimiz yaşadık. Üstelik düşman yeni yeni 15 Temmuz'lar (Allah vatanımızı korusun) peşindeyken iş daha da ciddi bir hal alıyor.
Evet biz vatanı için seve seve ölen bir milletiz ancak öyle pisi pisine ölmekte olmaz.
Tedbir sünnetir dolayısıyla biz Yahudilerden daha çok ve daha ciddi olarak hem fikri hemde fiili olarak hazırlıklı olmak zorundayız!
Artık devir öyle bir devir ki kardeşler ne su uyuyor ne düşman...
Bizim ise bırakın uyumayı iki gözümüzü birden saniyelikte olsa kırpmak gibi bile şansımız yok...
Devlet hepimizin devleti,vatan hepimizin vatanı bu uğurda aç kalırız, ölürüz, öldürürüz diyoruz işte bu inançla, bu duruşla her zamankinden daha çok dik durarak tüm ihanetlere göğsümüzü siper edecek Türkiye'nin yeni bir Irak,Libya,Suriye,Afganistan olmasına asla müsaade etmeyeceğiz...
"YA OLACAĞIZ YA ÖLECEĞİZ!"
Allah yar ve yardımcımız olsun.
Selametle Allah'a emanet olun...
Muhammed Mustafa ASLANTÜRK