Okuyucularımızdan, uzunca bir süredir, Televizyon dizilerindeki aşırılıklar ve RTÜK’ün yetersizliğinden dem vuran e postalar alıyoruz. Konunun üzerine eğildiğimde “aşırılıklar” kelimesinin çok basit kaldığını ve yerine de koyabileceğim hiçbir kelime bulamadığımı ifade etmeliyim.
Yaralama, cinayet, korku, terör, işkence, sapkınlık…
Dizinin bir tanesinde, insan evladının eli, pres ütüye basılıyor, bir sonra ki sahnede başka biri bıçaklanıyor, az sonra bir diğeri buzdolabına kapatılıyor. Rezalet bunlarla da sınırlı değil, dayağın ve sövmenin bini bir para! Ya hu, siz ne yapıyorsunuz? Dahası ne yaptığınızı zannediyorsunuz?
Kimse, bize yayın başlamadan önce ekranda beliren, beş para etmez izleyici kitlesi uyarılarından bahsetmesin. İllaki TV başında bu görüntülere denk gelen bir dünya çocuk vardır. Ayrıca gün içinde elli tane fragman yayınlayıp, bu iğrenç görüntüleri bölümün en can alıcı noktası olarak vermiyor musunuz?
Hem bu görüntüler sadece çocukların değil, gençlerin ve yetişkinlerin de halet-i ruhiyesini yerle yeksan etmeye yetiyor.
Gelelim bu yayıncıların en tecrübelisine! Yıllardır ekranlarda ve hayatımızda olan bir dizi… Çocukcağız öldürülmüş, vücudunda parmak izi kalmasın diye çamaşır suyuna yatırılıyor. Vahşeti geçtim, bir de katillere yol yordam gösteriyorlar. Utanmasalar Suudi adli tıp uzmanıyla söyleşi yapacaklar!
Ulan bu ülkede “ Ufak tefek cinayetler” diye dizi ismi var be!
Bak az daha unutuyordum. Villa, ofis, otel odası ve gece kulübü dörtlüsü arasında geçen hayatlar varmış memlekette. Bu hayatların ele alındığı dizilerde aldatma, şehvet, tecavüz, cinayet, alkol, para, hırs, uyuşturucu ne ararsan var. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Altın varaklı salonlarda oturan bu ağabey ve ablaların çocukları var bir de, gün içinde türlü entrikalar yaşadıktan sonra çocukların dadılarına; Bugün çocuğum nasıldı diye soruyorlar. Asgari ücret belirleme komisyonunda çıkacak kararlar hiç ama hiç umurlarında değil! Çünkü tükenmez paraları var. Her gün AVM gezmek, binlerce lira değerinde ayakkabı, çanta, kıyafet ve takı almak onların asli görevidir. Tuvalete de malum işleri görmek için değil makyaj tazelemek için gidiyorlar!
Ondan sonra başlasın eş kavgaları, başlasın çocuk kavgaları, başlasın günün her saati yaşanacak aile içi huzursuzluklar, mutsuzluklar…
Neden mi?
Biliyorsun işte canım, hadi itiraf et(!) her şeyi geçtim altın ipin, çekici bir tipin, şuradan şuraya gitmek için binebileceğin bir jipin bile yok. Kızınızda bu yaz, Londra’ya tatile gidemiyor. Eşin muhasebeci değil mi senin? Bunların hiçbiri, hiçbir zaman olmayacak, hayatında ki entrika da sıfır. Tekdüzesin yani, eyvallah namuslu ve iffetlisin, yediğin lokma da çok değil ama helal, olsun azıcıkta adrenalin lazım değil mi?
Hanımefendiler ve Beyefendiler; Sırf sizden gelen şikâyetleri daha iyi değerlendirebilmek adına, rezil TV piyasasına kısa süreliğine göz attım. Bu kısa sürede bile sinirlerim zıpladı. Moralim çok bozuk. Vallahi, billahi kendinize hiç iyi etmiyorsunuz. Yozlaşma dediğimiz olay işte tam da budur. Sorumsuzca yayınlanan diziler, programlar... Lütfen şu dizi ve programlardan hatta direk televizyonlardan kurtulun. Çocuklarınızı da kurtarın. Bağımlı olanları için pedagojik destek almaya gayret edin. Üzgünüm ama bu diziler ve programlar kanallarda yer edinmeye devam edecek.
RTÜK mü?
Aşırı demokratik bir kurum. İçerisinde, her partinin siyasi temsilcisi mevcut. Bu yılki bütçeden 40 Milyon Lira pay aldılar. Bitmek bilmeyen reklamlardan da % 3 pay alıyorlar. İyi para(!) say say bitmez. Onları sayıyorlardır işte canım…
twitter : @AkkoyunNam