2002’den 2013 yılına kadar tam 11 yıl geçmiş ve 100 yıllık vesayetçi düzenin çarkına çomak sokulmuştu…
Her istekleri koşulsuz bir itaatle emir yerine geçen, fiiliyatta bizi mandaları altına alan büyük patronlar ABD ve Avrupa ülkeleri şaşkın, birazda tedirgindi…
2007 yılında ki E muhtıra da işe yaramamış, üstüne üstlük IMF’ye olan borcun son taksidi 14 Mayıs 2013 yılında ödenmişti. Durun daha bitmedi. Bir de IMF’ ye 5 milyar dolar borç verilip kombo tamamlanmıştı.
Yok, bu böyle devam etmez, edemez! Ne yapıp edip seçilmiş hükümeti yıkmak, ülkeyi kaosa götürüp 11 yıllık kazanımları yerle bir etmek, Mısır’daki Sisi denen zevat gibi, kapılarına kul köle bir yönetici ve yerinde sayan vesayetçi bürokratlar gerekirdi…
Askeri darbe, seçeneklerden biriydi ancak son zamanlarda ki trend farklıydı, Arap Baharları!
Ne de olsa, oturmuş hazır bir sistem vardı. Türkiye’de durum biraz farklıydı, Arapların ülkelerinde de ülkelerinin içine etmek isteyen binlerce insan vardı ancak içlerindeki marjinal andavallar azdı, bu nedenle bizdeki kaos eylemleri için ekstra ekstra şeylere ihtiyaç vardı. Fransa’dan, Amerika’dan, Almanya’dan ithal ajanlar, duran adamlar, piyanistler, kırmızılı kadınlar, bedava yemek, içki ve prezervatif… Ha unutmadan, çöp konteynırını toma zannedip karşısında rol kesen birkaç salakla, sonradan İngiliz olduğu anlaşılan kanı bozuk jöleli artistler de vardı.
Para mühim değildi, Finansörlerin kişilikleri olmasa da, kasaları sağlamdı. 13.5 milyon dolar, sırf Yahudi George Soros ve Soros’un çocuğu Osman Kavala’nın verdiği destekti. Bunun yanında Basına yansıdığı kadarıyla, o dönem KOÇ’un sahipliğini yaptığı Migrostan kişisel ihtiyaç malzemeleri, Anadolu Gruptan da içkiler yağıyordu.
Onlarca yabancı reklam ajansı, Alman vakıfları ve yabancı basın da sosyal medyayı yönlendiriyordu.
Maestrolar ’da, gayrı milli unsurlar da işini gayet iyi yapıyordu. Üstüne üstlük Devlet ve Emniyet kadrolarında ki Fetöcüler ile Gezinin mesajı alınmıştır açıklamaları yapıp, liderlerini bir çırpıda satmaya çalışan şimdiki tasfiyelerde vardı.
Hesaba katmadıkları şey Recep Tayyip ERDOĞAN’ın dik duruşu ve halkının ona olan güven ve ferasetiydi. Geldi, geçti ancak ekonomik yaraları ağır oldu.
Doğrudan ve dolaylı 210 Milyar Lira kayıp.
Fırlayan dolar ve faiz.
Enflasyon ve İşsizlik.
IMF’ye olan borcun ödenmesinden tam 13 gün sonra patlak veren olaylarda sarsıldık sarsılmasına ama çok şükür devrilmedik.
Bunları niye mi hatırlattım?
Görüyorum ki Fransa’da ki sarı yelekliler hareketinden etkilenip yeniden sokaklara dökülmek isteyenler var.
Görüyorum ki, Haçlı kapılarında gezip, PYD mensuplarıyla poz veren siyasi fosiller var.
Görüyorum ki, o siyasileri aklından geçeni işleme diye uyaran Koca bir Kurt var.
Görüyorum ki, sarı yelekleri yok pahasına dağıtan, belli ki kan tüccarları var.
Çürümüş gönülleri umut bağlayan, Milletimize ve Devletimize ihanet odaklı yaklaşan, İthal müstevli ve yerli bedhahlara sesleniyorum!
Gezi zamanı Amerika ağzıyla durdurulsun dediğiniz projelerin biri hariç hepsi tamamlandı. Ülkemizin geleceği, ekonomisi ve bekası için hayati öneme sahip olan Kanal projesinin, hayata geçirilmemesi için de, neler yapmak istediğinizi hepimiz biliyoruz.
Çok net söylüyorum; Bir bok yapamazsınız.
Artık Fetö yok, Soros Vakıfları yok, ERDOĞAN’ı her an arkasından vurmaya hazır, tasfiye edilmiş zavallılar yok.
İçişleri Bakanlığında da Süleyman SOYLU gibi ciğerinizi okuyup, nefesini kesecek biri var.
Ayrıca bu millet yapılacak yeni bir isyan hareketini, Gezinin değil, 15 Temmuz’un rövanşı olarak görecek ve ona göre tavır alacaktır. İşte o zaman değil sarı yelek, kırmızı don giyseniz fayda etmez.
Bilmem anlatabildim mi?
twitter : @AkkoyunNam