Muhterem Kayınvalidem ile bir gün hayat üzerine sohbet ederken “Emek olmadan yemek olmaz.” diye bir cümle kullanmıştı. Kayınvalidem, bu sözünün devamında ise insanların kolay yoldan para kazandıklarını ve bu paranın kıymetinin olmayacağını söylemişti. Ne kadar da haklı olduğunu anlamak için etrafımıza küçük bir bakış atmamız yeterli olacaktır.
Sel ile gelen rüzgârla gider. İnsan, alın teri dökmeden, herhangi bir çaba sarf etmeden elde ettiği şeylerin kıymetini bilmiyor. Çünkü emek olmadan gelen şeyin sahipliği insanda eğreti duruyor. Onu harcamak da insana kolay geliyor. Hatta insan, emek sarf etmeden elde ettiği parayı veya malı harcarken de herhangi bir eksikliğini hissetmiyor. Ha vardı, ha yoktu cinsinden bir durum misali.
Daha güzel bir örnekle durumu şöyle açıklayabiliriz. Bir çocuğa göre baba parası yemek çok kolaydır ve bundan dolayı herhangi bir rahatsızlık veya eksiklik duymadan çok rahat harcanabilir bir paradır, baba parası. Lakin gün gelip de kendi para kazanmaya başladığı zaman, onu harcamak bir o kadar zor gelir insana. Alın terinin koktuğu parayı harcamak biraz zordur ve dünyanın bütün akreplerini sığdırır cebine.
Bu vesileyle insan kendi çabasıyla elde ettiği her neyi varsa ona aslan kesilir. Onu daha bir sahiplenme duygusuyla sahiplenir. Nihayetinde o parayı kazanırken bizzat kendi gayretini ortaya koymuştur ve onu harcamak zor gelir.
Nihayetinde emek sarfedilerek elde ettiğimiz şeyler bizim daha kıymetlidir. Emek, umudun bazen kardeşi bazen de dayanağıdır.
Umudu diri tutan olgu o umudu gerçekleştirmek için ortaya konulan çaba, gösterilen emektir. Emek, umudun ayaklarının yere basmış halidir. Umudunu emek ile süsleyen kimse mutluluğun kapısını aralamış demektir. Ramak kalan mutluluğa ulaşmanın yolu emekten geçer diyebiliriz.
Bir öğrenci okuduğu okulun neticesinde gireceği sınav için kendisine bir hedef belirler. Bu hedef onun aynı zamanda umududur. Bu umudunu gerçekleştirebilmesi için öğrencilik hayatı boyunca öğrenci olmanın gerekliliklerinin yanında umudunu yüklediği hedef için sebat ederek azimli bir şekilde emek sarf etmelidir. Aksi takdirde umudu bir dilek balonu misali elinden uçup gidecek ve bir hayalden öte bir anlam ifade etmeyecektir.
Umut ve emek birlikteliğinde tevekkülü akıldan ve hayattan çıkarmamak gerekir. Bir işin gerçekleşmesi için insan elinden geleni yaptıktan sonra takdiri kaderlerimizin elinde olduğu Yüce Rabbimize bırakması gerekir. O bizim hakkımızda neyin hayırlı olacağını bizden daha iyi bilendir.
Biz emekten sorumluyuz, yemeğin sahibi Allah'tır. Bu yüzden emek olmadan da yemeği talep etmek mahcubiyet gerektirir. “Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz.” diyen atalarımız ne güzel söylemişler. İnsanın bir şeyi elde etmesi onu kazanmak için göstereceği gayret kadardır.
Yüce Allah da kitabımız Kur’an-ı Kerim’de "Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur." (Necm Suresi, 39. Ayet) diyerek sonucunu beklediğimiz şeyler için çalışmak gibi bir sebebimiz olması gerektiğini vurgulamaktadır.
***
Ülkemizde çok uzun yıllar boyunca doğalgaz ve petrol arama çalışmaları yapılmaktaydı. Yakın zamana kadar bu çalışmalar diğer ülkelerden kiralama usulü ile yapılıyordu. Kendimize ait olan doğal kaynakları aramak için bile dışa bağımlıydık. Kendi çabamız olmadığı ve para karşılığı yaptırdığımız çalışmalar neticesinde elimizde koca bir hiç kalıyordu.
“El elin eşeğini türkü çağırarak arar.” gerçeğini yaşayarak öğrendikten sonra kendi çalışmamızı ortaya koymamız gerektiğine karar verildi. Bu doğrultuda yerli ve milli gemilerimiz Fatih, Yavuz, Kanunî, Oruç Reis, Barbaros Hayrettin Paşa ile doğalgaz aramalarına başlamamızın neticesinde ülkemizi şaha kaldıracak haber Karadeniz’den gelmişti.
Şimdi yeni müjdelerle mutluluğumuz perçinleniyor. Mutluluk arandıkça ve bulunduktan sonra da paylaşıldıkça çoğalan bir olgudur. Ülkemizi bir değer olarak gören herkes bu değerin bir parçası olarak bugün bu durum nedeniyle göğsünü kabartarak "Helal olsun" deyip en azından bir alkış ile bu mutluluğa ortak olmalıdır.
İçimizde ve topraklarımızda var olan cevherleri emek ve alın terimiz ile açığa çıkarmaya başladık. Bugün “Her arayan bulamaz, ama bulanlar arayanlardır.” sözünü tarihe altın harflerle kaydediyoruz. Hamdolsun aradık ve bulduk. İnşaAllah bu yeni müjde bundan sonrakilerin daha güçlü habercisi olacaktır.
Yarınların bugünden daha aydınlık olması ümidiyle Rabbim, dün uğruna emek sarf ettiğimiz nimetlere sahip çıkabilmeyi nasip etsin.
Emeğinde terimiz olan nimeti yiyebilmek umuduyla bu nimette emeği olanlara gönülden teşekkür ediyorum.
A.Talip KOKTAŞ
Hayatın ya*** do*** işleri arasında çok basit bir cümlenin hayatımızı ne kadar güzel özetleyebilecek gücünü gösteren çok güzel bir yazı olmuş. Tebrikler Sayın KOKTAŞ