Her şeyin olduğu gibi oluşuna muhalefettir şiir, durduğun yerde değil, baktığın yerde olmaktır şiir. Baktığın yerde durur ve hep sana bakar. Sende gördüğünün resmini çizerek sana gösterir. Zihninden geçenleri değil, yüreğinden dökülenleri toplayıp kâğıda dizer. Sonra kendini oluşturur şiir.
Zorlamaya gelmez, kendi kendine var olur. Şiir yazmak için oturulmaz masaya. Ismarlama değildir şiir, doğaçlamadır. Bir su gibi akıp gider ve geldiği zaman hiçbir bent, hiçbir engel tanımaz ve kendini şairine yazdırır şiir. Aktıkça, yazıldıkça ötelere ulaşır.
Olağandır, doğaldır şiir. Yapaylığı ve yamayı kabul etmez. Sunilik onun ruhuna gıda olamaz. Bu anlamıyla yeryüzünün en saf, en duru eylemidir şiir. Bu temizlikle yürekleri temize çekme erdemine taliptir ve en masum duyguların coştuğu pınarın kaynağıdır şiir. Şiir dünyanın en doğal kaynağıdır denilse abartılmış olunmaz.
Şiir ruha şifa, aşka merhemdir. En büyük eczadır kara sevda denilen hastalığa. Bu hastalık ruhu çepçevre kuşatan sevgi ordusunun en güzel melodisi, en faydalı eczasıdır ve bu ecza en hoş şifadır kara sevdaya. Kör kütük aşkın yürekte açtığı yaraya en masum dokunuştur şiir.
Meskeni gece olan derviştir şiir. Gece şiire yenilen gönül gündüz güneşle dirilmeye hak kazanır. “Geceye yenilmeyen her insana, ödül olarak bir sabah, bir gündüz ve bir güneş vardır.” derken Şair bu gizemi işaret etmektedir. Şiirle dirilmektir en büyük erdemi gönlün. Gönlün dirilmesine ışık tutan derviştir şiir. Derinliği dirilişinin hakikatinde gizlidir.
Bazen de aykırı bir düş, protest bir sestir, gerçeğin olduğu gibi kabullenilişine düşmandır şiir. Farklı bir bakış açısı ister ve bir evde birden fazla pencere olduğuna işaret eder. Sığ bakışları kabul etmez ve yeni yeni perspektifler çizilmesini bekler. Anlamı zorlayan, bir şeyin göründüğünden daha fazlası olduğunu göstermek isteyendir şiir. Görmek istemeyene kör, görmesini bilene uçsuz bucaksız ummandır. Bu yüzden mantığın iflas ettiği yerde başlar ve anlamını yürekte bulur şiir.
En çok terkedilişi, kaybedilişi sever şiir. Kaybeden, kaybolan daha çok kıymetini bilir kaybettiğinin ve kaybolduğu ummanın derinliğini keşfeder. Kavuşmak uzak bir limandır onun için. Vuslat var ise şiirin son dizesi söylenmiş demektir. Bu yüzden her şiir biraz hasrettir, biraz gurbet, en çok da özlemdir, özlemektir. Beklenilen hülyadır, umut etmektir, umut ekmektir şiir. Kaybettikten, kaybolduktan sonra bulmayı, bulunmayı dilemektir…
Hayat gündüz ise şiir gecede gördüğün rüyadır. Bazen kâbustur, deprem sonrası tsunami alarmı verilmiş şehirler gibidir şairin yüreği. Hep tedirgindir, bir eli tetikteki eşkıyanın, jandarmayı beklediği gibi sevdiğinin gelmeyeceğini bile bile beklemeyi bilmektir. Nöbette bir askerin uykuya dalması, rüyada sevdiğiyle olduğunu görmesidir şiir. En çok geceye yakışır ve gecede deniz fenerini yakan çıradır şiir. Kimsesiz yolculara aydınlıktır. Yanılmak da yanmak da sevdaya dâhildir ve yananın küllerinden her dem yeniden doğandır şiir.
Çoğu düştür şiirin, düşüştür. Hep bir yerleri incinmiştir, yara bere içindedir, en çok da kalbidir kanayan şairin. Kanayan, kanatabilir ancak bir yüreği. Kendisi acı olan acıtır insanı ve insanın acıyan tarafları hep bir şiire değmiştir. Ondandır acıması yüreği insanın. Çünkü en son durağı yürektir bir şiirin. Şirin görünür, cana yakın gibidir ama en çok da canı yakandır şiir.
Söylenecek hiçbir sözün kalmadığı yerde sazı eline alıp avazı çıktığı kadar suskun bir edayla konuşandır şiir. Kulağı duymasa da gönlü dinginleştirir bir şiir. Şiirin huzuru da burada gizlidir ve “sessiz çığlık” deyişleri ondandır şiire.
Bir yoldur şiir, şairin en uzun yolculuğudur… Her türden duygunun kelimelere dökülmüş ve yolculukta levha levha önümüze dizilmiş ve yolumuzu aydınlatmış kavramlar bütünüdür şiir. Yolculuğa şiire çıkanın varacağı son duraktır vuslat ve huzur. Lakin işaretleri doğru okumak gerekir, aksi takdirde dönüşü imkânsız uçurumlara götürür insanı şiir. İnce bir çizgidir, kılıçtan keskindir, kıymet bilmeyene en büyük düşüştür şiir.
Öyle zordur, öyle çetindir şiir yolculuğu ve yol henüz yakınken ve sen hala yanmamışken gel vazgeç bu şairlikten. Şiir öncesi son çıkıştır bu ve çıkmazsan eğer varacağın menzil sonsuzluktur.
Kır kalemi şimdi, ört üstüne geceyi ve uyu diğer insanlar gibi... Sıradan insanlar gibi doğsun üzerine güneş, açsın pencereni sabah ve yayılsın hayatına gündüz. Bırak başkaları aydınlatsın bu sokak lambalarını.
Elbet senin için de bir yanan bulunur bu dünyada Genç Şair, üzülme!
A.Talip KOKTAŞ