Türkiye Cumhuriyeti devletimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk, ölümünün üzerinden 82 yıl yıl geçmesine rağmen hala tartışılmakta, sol grupların istismarına, gerici yobaz grupların ise küfrüne maruz kalmaktadır.
Gerici yobazların küfürlerine ve saldırılarına karşı tek şey diyeceğim. Eğer bugün burada ibadetinizi yapıyor ve ezan susmuyor, bayrak inmiyorsa, rahatça kininizi kusuyorsanız bunu borçlu olduğunuz kişiye saygı duymanız gerekir. Ölüleri hayırla yad ediniz ve Allah sizi ıslah etsin.
Atatürk, ülkeyi kurtardıktan sonra yaptığı hamleler ile kalkınmayı esas almış ve çağdaş uygarlık düzeyine çıkmayı hedeflemiştir. Bunu yaparken de Türk kimliğini öne çıkarmış ve Türklerin binlerce yıllık tarihine dönüşler olmuştur. Türklerin sembolü olan Bozkurt’u her yere nakşetmiştir. Hatta Armstrong, Atatürk‘ü yazdığı kitaba Bozkurt adını vermiş, 7 Eylül 1927 tarihinde Lahey Adalet Divanı, Atatürk’e Türklüğün özgürlük sembolü olduğu için bir Bozkurt heykeli hediye eder ve o heykel de hep Atatürk’ün masasındaydı.( Kaybolan bu heykeli Rahmetli Kemal ÇAPRAZ bulmuştu)
Devletimizin de bu millî sembole Mustafa Kemal’in ölümünden sonra gereği gibi sahip çıkmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda bozkurt çok önemli bir yer tutmaktadır. Türk adının da, Bozkurtun da ilk defa en ön planda yer aldığı zaman Göktürkler dönemidir. En yoğun ve değişik şekillerde kullanılışı ise Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş (1922-1938) yıllarıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında her millî kuruluşumuzda Bozkurtu görmemiz mümkün.
Atatürk’ün ölümünden sonra 1950’lere kadar Türkiye Cumhuriyeti’ne sol ve Marksist kadrolar hâkim olmuş. Bu Marksist kadrolar, önce paralardaki, pullardaki Bozkurt sembollerini kaldırmışlar, daha sonra da hızla devletin her kademesinde kullanılan Bozkurt sembolleri yok edilmiş. Hem de “Atatürkçülük” adına! Atsız ve Türkçülerin kullandığı Bozkurt, Alparslan Türkeş ile yine kullanılmaya başladı ve Ülkü Ocaklarının sembolü oldu.
1960’ların sonu ve 1970’ler dünyada siyasal şiddet hareketlerinin arttığı dönemlerdir. Yeni Sol Dalga denen bu dönemin ideolojik arka planında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)’nde ortaya çıkan Marksizm, Leninizm ve Komünizm ile Çin’de ortaya çıkan Maoizm yer almaktadır. Türkiye’deki Sol gruplar ise 1960 ihtilali sonrası anayasadaki özgürlükleri ve İsmet İnönü’nün ortanın solu tabirini de kullanarak örgütlenmeye başlamışlar, 1968 Fransa öğrenci olaylarının başlaması üzerine Türkiye’de örgütlenmeye girmişlerdir. Devrimci Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi (DHKP/C) Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist (TKP/ML), Maoist Komünist Parti (MKP)6, Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP)7 ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) gibi örgütleri görmekteyiz. Bölünme ve alt gruplar dâhil, 1980’lere kadar Türkiye’de 100 civarında sol ideoloji temelli örgütün faaliyet gösterdiği görülür.
Bu örgütlerin nihai amacı, Türkiye’de sosyalist bir rejim kurmaktır. Devleti, egemen sınıfın (burjuva) baskı aracı olarak gören bu örgütler sosyalist rejimi getirmek için işçi sınıfının (proletarya) iktidara gelmesini hedeflerler. Bunun için öncelikle kitleleri politize ederek harekete geçirmek ve askerî bir örgütlenmeyi sağlamak üzere “devrimci öncü birlikler” adı verilen birimler teşkil ederler. Bu birliklerde “gerilla” adını verdikleri kırsalda ve kentlerde örgütlenerek eğitilen elemanlar yer alır. Psikolojik savaş̧ ve propaganda gibi yöntemlerle politize edilen ve mutsuzlaştırılan halkın, silahlı propaganda yoluyla şiddete zorlanması ve mevcut rejimden umudunu keserek alternatif rejime yönelmesi amaçlanır. Son aşamada işçi sınıfının siyasi bir parti altında örgütlenmesi, düzenli bir halk ordusunun kurularak mevcut rejime karşı devrimci bir savaşın başlatılması, rejimin yıkılması ve sosyalist bir rejimin kurulması amaçlanır.
Bu maksatla 1968 lerden başlayan eylemler ile binlerce kişiyi toprağa verdik. CHP’yi ele geçiren sol gruplar Atatürk’ün partisini istismar etmiş ve Komünist örgütlere destek verir hale getirmiştir. (Su an da aynısını görmekteyiz, bazı milletvekilleri DHKC militanlarına açıkça destek verdiklerini basından takip ediyoruz).
Türkiye’nin kargaşa ortamlarında “Rus Ordsuana selam dur,Türk ordusunu arkadan vur “ gibi sloganlar ile Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkmak ve 1979 Afganistan işgali gibi bir zemin hazırlamak için Rusya desteği ile büyük eylemler yaptılar. Ummadıkları ise, Anadolu’nun saf ve masum fakir çocukları bunlara karşı durup oyunlarını bozdular. Atatürk’ün her yere nakşettiği Bozkurt’u sembol yaparak Bozkurt gibi emperyalizmin yerli işbirlikçileri ise mücadele ettiler.
12 Eylül İhtilali ile adeta silindir gibi ezerek geçti. Gençleri ayrım yapmadan cezaevlerine alıp işkenceler ve idamlar ile sindirmek istedi. Karıştır barıştır siyaseti ile bir araya gelen sağ ve sol gruplar burada birbirlerini tanıma imkanı da buldular. Paylaşamadıkları ne ise onları sorguladılar.
Türkiye Cumhuriyeti, kanla şehitlerle kurulan bir devlet olup, ikinci kurtuluş savasını 1968-1980 arası veren Ülkücüler, dünün Kuvay-ı Millîyesi olarak “Ezan susmasın Bayrak inmesin “ diye binlerce can verdiler. Ülkü Ocakları yokluklara rağmen bu güçleri bertaraf ederken 4000 Bozkurt’u toprağa verdi.
Atatürk, bazı sol gruplarda istismar edilmiştir ve etmeye devam ediyor. Emperyalizme karşı verdiği mücadele Che Guevera veya Castro gyibi kişilere örnek olduğu gibi, ezilen bütün milletler içinde sembol olmuştur. Bağımsızlık mücadelesinde esin kaynakları Atatürk olmuştur.
Tükiye solu ise hala istismara devam etmektedir. Hep kökü dışarda ideolojilere gönül vermiştir. Sultan Galiyev,Kamal Tahir, Atilla İlhan,Metin Erksan gibi milli bir sol düşünceyi benimseyemediler. Bazen sohbet ettiğim geçmişin sol grup liderleri veya devrimcilere bunları deyince hak verdiklerini hep ifade ettiler.Kapitalizme,Burjuvaya karşı devrimcilerin çoğunun da burjuva çocukları olduklarını gördüler. Dünün devrimcilerinin bugunun kompradolarını olduklarını da unutmayalım. (Halen özel gösterimlerde olan Nazif Tunç’un son filmi Karınca da bu konular çok güzel işlenmiş ve izlemenizi isterim)
Atatürk ‘ün aşağıdaki sözlerini bir daha okumalarını ve titreyip kendilerine gelmelerini isterim.
“Türk aleminin en büyük düşmanı komünizmdir. Her görüldüğü yerde ezilmelidir.”
“Ben her şeyden önce bir Türk milliyetçisiyim. Böyle doğdum. Böyle öleceğim. Türk birliğinin bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile, gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Türk birliğine inanıyorum, onu görüyorum. Yarının tarihi, yeni fasıllarını Türk birliğiyle açacaktır. Dünya sükununu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türk’ün varlığı bu köhne aleme yeni ufuklar açacak, güneş ne demek, ufuk ne demek, o zaman görülecek.”
“Tanrı nasip eder, ömrüm vefa ederse; Musul, Kerkük ve Adaları geri alacağım. Selanik de dahil Batı Trakya’yı Türkiye hudutları içine katacağım!
“Etimin ve kemiğimin babası Ali Rıza Efendi ise, fikrimin babası Ziya Gökalp’tir.”
“Bana, insanlar üstünde bir doğuş yüklemeye kalkışmayınız. Doğuşumdaki tek olağanüstülük, Türk olarak dünyaya gelmemdir.”
“Türklerin yaşadıkları her yer misak-ı milli hudutları içindedir.”
“Biz doğrudan doğruya milletseveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur. Bu topluluğun fertleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa, o topluluğa dayanan cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur.”
» “İstanbul’da çıkan bir gazeteyi Kaşgar’da ki Türk de anlayacaktır.”
» “Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin senelik, en aşağı bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela, korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır. Kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.”
“Türkiye Türklerindir.”
“Ne mutlu TÜRK’üm diyene!”…
Türklük konulu o kadar çok sözü var ki Büyük Atamızın. Burada birazını aldım.
Hem terör örgütleri mensupları ile bir arada olup, destek verip, cenazelerine veya eylemlerine katılıp hem de Atatürkçü olunur mu?
Atatürk’ün hapse attırdığı ve kaçtıktan sonra Moskova toprağını öperek beni Stalin yarattı diyen ve (Kurtuluş savaşı destanındaki Sarışın Kurt’a daha sonra bunu yazan Nazım.
Son perdeye başlıyorlar!
Burjuva Kemal'in omuzuna binmiş
Kemal kumandanın kordonuna
Kumandan kahyanın cebine inmiş
Kahya adamlarının donuna
Uluyorlar Hav... hav... hak... tü
Atatürk ve Türklük düşmanı Nazım Hikmet sevicilik ile Atatürkçü olunur mu?
Türklüğün sembolü Bozkurt’u Ülkü Ocakları kullanıyor diye reddetmek yerine Atatürk’ te bir Bozkurttu deyip Bozkurt’u yeniden CHP ye nakşedemeyenlerden Atatürkçü olur mu?
Atatürk gibi Türk Milliyetçisi olmayıp (hatta karşı olup) Atatürkçülük kisvesi altında Türk Milliyetçiliğine karşı olmakla Atatürkçü olunur mu?
Türkiye dışında esir Türklerin olduğunu reddeden ve bunları görmezden gelenler, hala Türk dünyasını bilmiyor ve Türk birliği için kafa yormayıp, Karabağ’ın kurtuluşunu önemsemeyen, Çırpınırdı Karadeniz’in anlamını anlamayandan Atatürkçü olunur mu?
Atatürk’ün bütün izmlere karşı olduğu halde, kendilerini Marksizm,Sosyalizm,Kapitalizm veya başka izm ler arayanlardan Atatürkçü olunur mu?
Türkiye ve Türk dünyası dışında beynini Rusya,Çin,ABD, AB gibi yerlere satan Mankutlardan Atatürkçü olunur mu?
Ne Mutlu Türküm diyen Atatürk gibi Türk Milliyetçisi olanlara.
Ne ABD, ne Rusya Ne Çin,
Her şey Türk’e göre Türk tarafından Türk için deyip, Bozkurt’u Atatürk gibi gönüllere nakşetmek gerekir.
Siz sahte Atatürkçüler. Atatürk istismarını bırakın ve kendinizi ait olduğunuz yerde görün.
Tanrı Türk’ü Korusun ve Yüceltsin.
Kıymetli hocam emeğinize sağlık. Yazılarinızı ilgi ile takip etmekteyim. Çoğumuzun bilmediği yada kısmen bildiği hususlardaki yazılarınız yolumuza ışık oluyor.Türklük duygusunu gururla hissettiren, Vatan sevgisinin ve Vatan a hizmetin sadece cephede savaşarak yapılmayacağını mesleğimiz ne olursa olsun yaptığımız işi en düzgün şekilde yapmanın, Vatanına bağlı Milli bilinçle Türklük ruhuyla yetiştirilmiş evlatlarında bir hizmet şekli olduğunun bilinciyle hareket ediyoruz, elimizden geldiğince etmeye çalışıyoruz.Şüphesizki eni bir dünya kurulacak ve Türklük hakim kılınacak.Yaşarken o günleri görebilmeyi diliyorum. Saygı ve Selamlarımla...