İyi Günler Güzel Ülkemin Güzel İnsanları
Yıl 2018, Türkiye’nin siyasi tarihinin ve yönetim şeklinin fiilen değişeceği Cumhurbaşkanlığı Sistemi seçimine ortalama 1 yıl kaldı. Ak Parti ve MHP “Cumhur ittifakını” kurarak adayını aylar öncesinden açıklayıp 2019 seçimi için çalışmalara başladılar, ilk olarak ittifak ile ilgili yasaları meclisten geçirdiler.
Peki, karşı tarafta kendileri konumlandıran ve bu seçimde ne yapacakları merakla beklenen diğer partiler ne yapıyor? Şuan CHP, İYİ Parti, HDP ve Saadet Partisi “Elini tutayım, yok gören olur”, “Sinemaya gidelim, olmaz”, “yanağından öpeyim, deliminsin sen” vb. sözlerle flörtleşen genç âşıklar gibi tuhaf çıkışlar, karışık ilişki yumağı ile oradan oraya savruluyorlar. Ne hikmetse daha ortada hiçbir şey yok. Özellikle CHP’nin bu sessiz duruşu alttan alta cılız birkaç sesle provokatif söylemleri dışında hiç aceleci olmaması ister istemez insanın aklına ne yapıyorlar sorusunu getiriyor.
Bence birkaç sebebi olabilir;
Ya 15 Temmuz gibi bir kalkışma ya da Türkiye’yi dış etkenli bir durumla seçime gitmesini engelleyecek bir güç kulaklara bir şeyler fısıldadı onun rahatlığı, Ya Seçim Yarışlarında aldıkları seri mağlubiyetler bıkkınlık ve umutsuzluk getirdi ne yaparsak yapalım yine olmayacak rahatlığı. Ya da son birkaç günkü söylemlere bakarsak sandık güvenliği falan çıkışları birde buna Kılıçdaroğlu’nun; “%50+1 değil, %60 alacağız” sözü ki ben bu sözün hayalî bir şey olduğuna inanmıyorum. Bu konuşmanın ardında aslında Can Ataklı’nın dile getirdiği daha doğrusu getirmeye çabaladığı şu seçim katılım oranı ve %60 altındaki ilk tur galibiyetini seçim meşruiyetine dönüştürüp yeni bir kavga veya isyan dalgası oluşturma girişimi gibi bir düşünce görüyorum.
Aslında burada CHP’nin nasıl bir akıl tutulmasına sahip insanlar tarafından yönlendirildiğini göstermek gerek. Can Ataklı bir gazeteci CHP adına her türlü güzellemeleri yapan ama asla ne yandaş nede candaş olmayan!, yaptığının aynısı kendi fikir ve düşüncesine göre karşı taraf ta yapan bir meslektaşına her türlü yakıştırmayı yapabilecek kadar ikiyüzlü bir basın mensubu!
7 Mart 2018 de Halk Tv de Yazı İşleri adlı programda seçim hakkında konuşup CHP ve ittifak yapması muhtemel partilere akıllara zara bir öneride bulundu. Beyin bedava.
Can Ataklı şunları söylüyor;
“(videonun 27.53 dakikası) Aday arayışı yerine girip de %50+1 almak yerine, acaba daha iyi bir propaganda yaparak ve demokratik hakkı kullanarak SEÇİME KATILMA ORANINI 50’NİN ALTINA DÜŞÜREBİLİRMİYİZ oturalım bunu konuşalım. Yani ben bir adayda bütün o hayır diyenleri toplayamayabilirim. Sıfır ihtimal demiyorum SIFIRA YAKIN toplayamam. İkinci parti CHP değil de İyi Parti olur yine toplayamam….” (videonun 29.58 dakikası) Biz meşruiyet tartışması açacağımız şekilde 50’NİN ALTINA KATILMA ORANINI DÜŞÜRÜRMÜYÜZ , bugün aşağı yukarı 48 milyon oy var 24 MİLYON OY ALMASI GEREKİYOR BİR KİŞİNİN SEÇİLEBİLMESİ için tabi HERKES KATILIRSA… demem o ki 20 milyon+1 oy alan kazanacak. ŞİMDİ BEN SEÇİME KATILANANLARIN SAYISINI 20 MİLYONUN ALTINA DÜŞÜRÜRSEM O BAŞKAN SEÇİLMESİ İÇİN GEREKLİ OLAN O YÜZDE 50+1 BİLE OLMAMIŞ OLUYOR. Bana karşı diyorlar ki Erdoğan’a hediye etmek olur tamamda burası Mısır değil” (https://www.youtube.com/watch?v=p-wotk7o4Z0)
Şimdi meşhur bir kıssadan hisse vardır:
Adam namaz sonunda dışarıda İmam’ı bekliyormuş.
İmama Şimdi sana soracağım birçok şeyi ben de biliyorum da, bir yere takıldım onu sormam lâzım..
- Sor efendi ne soracaksan? Diye meraklanmış imam.
- Efendi! Hani Hz. Nuh’un çocuğu olmuyordu ya.
- Ee?
- Hani “Allah’ım bana bir kız çocuğu ver onu sana kurban edeyim” dedi ya..
- Eee!
- Hani Allah bir kız verdi, sekiz yaşına gelince kesmeye dağa götürdü, bıçağı çıkarıp kayaya çaldı kaya yarıldı, tam kıza çalacakken.
- Eeeeee!
- Birden ortaya Azrail çıktı elinde bir keçi ile.
- Eeeeeeee!
- Ey Nuh! Dur kesme.. Bu keçiyi sana Tanrı gönderdi. Kızının yerine bunu kes… dedi ya..
- Eeeeeeeeeeee!
- İşte buraya kadar hepsini biliyorum. Yanlışım varsa düzelt. Sadece keçi erkek miydi, dişi miydi onu bir türlü bilemedim. Onu soracaktım Hoca Efendi…
Hoca efendi kenarda duran çalı süpürgesini almış eline, bir yandan adama vuruyor, bir yandan söyleniyormuş.
“Bire gafil! Ben şimdi bunun neresini düzelteyim?
Bir… Nuh değil İbrahim peygamber..(Bir taraftan vurmaya devam ederek.)
İki… Kız değil, oğlan.
Üç… Azrail değil Cebrail.
Dört.. Keçi değil koç.
Şimdi Can Ataklı senin bu konuşmanı nasıl düzeltelim, çok fazla söz söyleyerek israfa gerek yok kısaca; Öncelikle bil ki: Seçime katılımım düşüklüğü değil seçime katılanların verdiği oya göre belirlenir %50+1, ister 40 milyon ister 20 milyon katılsın bu çıkan oyun yüzdesini değiştirmez. Hani diyorsun ya burası mısır değil işte Sisi %49 ile seçilmiş burada öyle şey olur mu? falan diye neden Mısır’ı örnek veriyorsun? neden kaçak dövüşüyorsun acaba Mısır’daki yönetimin sen ve senin tayfan tarafından meşru kabul edilmediğini bilip bunu örnek vererek haklı mı çıkmaya çalışıyorsun. Hadi paçan yiyorsa ABD’yi hani süper güç olan hatta dünyayı yöneten ülkeyi örnek göster. Yapamazsın eğer yaparsan foyan ortaya çıkar değil mi, “nasıl salladım bak kaç sazan avladım” yerine “tüh yine bir şey ütemedim” dersin değil mi. Dur, bizim kimseyle senin olduğu gibi bir çıkar amaçlı göbek bağımız yok sen zahmet etme biz verelim. Ülken için ne kadar riyakâr ve İkiyüzlü olduğunu görelim. Nede olsa beyin bedava.
ABD
6 Kasım 2012 Tarihinde Barrack Obama seçildiğinde seçime katılım oranı: 54,9%
8 Kasım 2016 Tarihinde Donald Trump seçildiğinde seçime katılı oranı yaklaşık: %50
İnkarcıların iki hasleti vardır: İnatçıdırlar ve İkiyüzlüdürler.
Her zaman araştıran, sorgulayan ve kendisine verilenle yetinmeyen olarak kalın.