Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
Elhamdulillahi Rabbil Alemin. Salat ve Selam Efendimiz (s.a.v) üzerine olsun
İyi Günler Güzel Ülkemin Güzel İnsanları
Herkesin dilinde bir davadır gidiyor.
“Benim davam, dava adamı, davana sahip çık, bu dava yerde kalmaz, davanı sattın, davaya ihanet ettin vs.”
Sorsanız kaçı davanın ne olduğu ya da hangi davadan bahsedildiğini bilir mi?
Unutulmamalıdır ki herkesin bir davası olabilir, bir bakarsınız sizin davanın içinde kendi davasını güden kocaman bir güruh peyda olur, eğer dava dediğiniz şeyi anlatamazsanız dava sadece dillerde dolanan içi boş lakırdı haline döner ki o zaman “yandı gülüm keten helva”
Şimdi, hangi davadan bahsediyorsunuz? Mal, mülk, şan, şöhret, mevki, makam için güttüğünüz davamı yoksa Tevhid davası mı?
Biliniz ki eğer dünyalık uğruna bir dava seçtiyseniz;
Bâtıl ile küfür ile tağuti yasalarla ve “ideolojik İslam karşıtı önderler ile yürür ve zillet ehli olarak anılırsınız.
Eğer Tevhid davasını seçtiyseniz;
Üzerinde Tevhid inancını taşıyan tek bir Müslümanın dahi yaşadığı her yeri vatana dönüştürmek, İslam bayrağını, ezan seslerini duymuş, İslam şerefine ermiş memleketlerde dalgalandırmak, Tevhid Davası’nı dünyaya duyurmak, herkese ulaştırmak, İslam inancına isyan edenleri, kayıtsız kalanları Tevhid otoritesine boyun eğdirmek Allah’a bağlamak, insanın yüce özelliklerini ortaya koymak, onu kötü ve aşağılık hislerinin kirlerinden temizlemek; bir yandan da insanın yaratılış gayesine ters düşen her şeyden onu uzaklaştırmak adına bir yol seçmiş olur “Gök Kubbede Hoş Bir Sadâ Bırakır” ve minnet ile anılırsınız.
Dava; Allah yoludur.
Dava; Rabbimiz ile yaptığımız akitle başlayan ve kıyamet günü son bulacak olandır.
“Ve o zaman ki, Rabbin âdemoğullarından, onların sırtlarından zürriyetlerini aldı. Ve onları kendi nefisleri üzerine şahit tuttu. “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” dedi, (onlar da) “Evet. Şahidiz” dediler. (Bu da) Kıyamet günü, “Biz bundan muhakkak ki gâfiller idik,” demeyesiniz içindir veya demeyesiniz ki, “Muhakkak babalarımız daha evvel şerik koşmuşlardı. Ve biz ise onlardan sonra bir zürriyet olduk. Bizi mubtıl (bâtılla amel edenler) olanların yaptıkları ile helâk mı edeceksin?” (Araf Suresi, 172/173)
Dava; Allah’ın Dinini tüm dünyada hâkim kılma mücadelesidir. Bu mücadele nice Peygamberler, Allah dostları ve Allah’a kul olma yoluna çıkmış İnsanlar tarafından can ile kan ile mal ile verildi ve kıyamete kadar verilmeye devam edecek.
Son 200 yıla yakındır Ümmet bu davadan bi haber yaşayınca, son 100 yılda da gafil olunca zillet bataklığında debelenmeye başladı. Bakın nerede kan, gözyaşı, zulüm varsa hepsi Müslüman coğrafyasında. Hani İslam dini, barış diniydi? Ne oldu da birbirimizi boğazlar olduk? Nedeni açık değil mi?
Allah’ı, Peygamberini ve Kitabını unuttuk, akitimizi unuttuk Allah’ın dinine sımsıkı sarıldığımızda verdiği tüm nimetleri ondan uzaklaşınca nasıl aldığını gözlerimizle görmememize rağmen unuttuk. Müstahak mı bize evet sonuna kadar müstahaktır.
Şimdi bir adam çıkmış bu davayı yüklenmiş mücadele ederken bizler onu yalnız mı bırakacağız. Vallahi Allah için, Kuran ve Sünnet dahlinde olduğunu gördüğüm sürece bırakmam ne zamanki bu istikamet dışına çıkar o zaman karşısına geçip hesap sorarım.
Ey Ümmet silkin ve kendine gel. Kafirin yıllarca yaptığı plan bozuldu, arsızca umutsuzca saldıracaklar sen “siper et gövdeni bu hayasızca akına”
Gün; Birlik günü,
Gün; Allah’ın ipine sımsıkı sarılma günü,
Gün; Şehitlik mertebesine yükselmiş o babayiğitlere ağlama değil, onların makamlarına nasıl ulaşırım sorusuna cevap bulma günüdür.
“Ve hepiniz Allah Teâlâ'nın ipine sımsıkı sarılınız ve birbirinizden ayrılmayınız…” (Ali İmran Suresi, 103)
“Allah’a ve Resulüne itaat edin; birbirinizle çekişmeyin; sonra içinize korku düşer de (size heybet veren) rüzgârınız (kuvvetiniz) gider; o hâlde sabredin! Şüphesiz ki Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Enfal Suresi, 46)
La Galibe İllallah.
"Hasbunâllâhu ve ni’mel vekîl"
(Allah bize yeter, O ne güzel bir vekildir.)
Her zaman araştıran, sorgulayan ve kendisine verilenle yetinmeyen olarak kalın.