Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
İyi Günler Güzel Ülkemin Güzel İnsanları
Hamd Alemlerin Rabbi, Mülkün tek sahibi, Tek sevilecek, Tek kurtarıcı, Tek Güvenilen, Söylediği Mutlak hakikat, Hayy ve Kayyum, Kahhar ve Gaffar, Rahman ve Rahim olan Allah’a aittir.
Salat ve Selam Allah’ın habibi, Peygamberi olan, gözümüzün nuru, Alemlere Rahmet olarak gelen fahri Kainat efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) üzerine olsun.
O’nun (s.a.v) Ehl-i Beytine ve Ashabına da selam olsun, Allah Onlardan razı olsun. Amin.
“Unutmayın, göklerde ve yerde olan akıllı ve sorumlu varlıkların tamamı Allah’ın koyduğu düzenin içindedir. O halde, Allah’ı bırakıp da, kulları durumundakilerden, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a koştukları ortaklara tapanlar, yalvaranlar neyin ardına düşüyorlar? Onlar kesinlikle ilme, delile dayanmayan zanlarının ardına düşüyorlar. Onlar kesinlikle yalan-yanlış saçmalıyorlar.” (Yunus Suresi, 66)
“İnsanlar arasında Allah’ı bırakıp da O’na ortak koşanlar vardır. Onları, Allah’ı severcesine severler. Mü’minlerin Allah’a olan sevgisi daha güçlü bir sevgidir...”(Bakara Suresi, 165)
Allah'a teslimiyet, Kişinin O’nun (C.C) isteğini kendi dileğine veya başkalarının isteklerine tercih etmesini ve diğer arzuları O’nun (C.C) yolunda fedâ edecek kadar O’nu (C.C) sevmesini, Allah’tan gayri kalbinde başka büyük bir sevgi olmaması gerektirir. Bir başkasını Allah’ı sever gibi sevmek, onun arzularına, emir ve yasaklarına itaat etmek Allah'a şirk koşmak onu putlaştırmaktır. Allah’ı sevmenin kanıtı, Allah’ın belirli nitelik ve güçlerini başkalarına atfetmemek ve O’nun hakkını sahte ilâh ve rablere vermemektir. Allah’ın sıfat ve güçlerini başkalarına atfedenler, O’nu (C.C) sevdiklerini iddia edemezler; bilakis bu şekilde O’na (C.C) ortak koşmuş, Allah'a denk tutmuş olurlar. İnsan, Allah’ın melekleri, nebi ve velileri gibi değerli kullarını severken de sınırda durmasını bilmelidir. Allah için sevmekle, Allah’ı sever gibi sevmenin arasındaki farkı bilmek gerekir. Hiçbir şeyi veya kimseyi Allah’ı sever gibi sevemeyiz, O’na ait vasıfları veremeyiz, O’nun gibi yüceltemeyiz.
Günümüzde sözde Müslüman olan ama yaşantısında müslümanlıktan zerre kadar belirti olmayan kesimin tâğutun hükmüne rızâ gösterdikleri, tâğuta itaat ettikleri, sadece Allah'a mahsus olan sıfatları başkalarına verdikleri bilinen bir gerçektir. Yine bu kimselerin Allah’ı bırakıp birtakım armaları, şiarları/sloganları, işaretleri, bayrakları, heykelleri, gelenek ve görenekleri, bazı kavram ve ideolojileri, sanatı, sanatçıları, futbolu, sporcuları, parti veya kurumlarını, devlet adamlarını, liderlerini... yücelttikleri ve bu sayılan değerler uğruna mallarını, mülklerini, namuslarını, ahlâklarını ayaklar altına alarak, böylece bu değerlere kulluk ettikleri ortadadır. Sözü edilen bu şahısların, tâğutun ortaya koyduğu nefsanî, şeytanî değer yargılarıyla Allah’ın kanunları ve şeriati çatışacak olsa, hep Allah’ın şeriatini onların istekleri doğrultusunda yontarak şekil verdikleri, kısacası putların veya putların arkasına sığınmış olanların emir ve yasaklarını harfiyyen yerine getirdikleri ve Allah’ın şeriatine tümüyle zıt olan sistemleri kabul ederek onların hükümlerini tatbik ettikleri de inkâr edilemez.
“...O hâlde, kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (Bakara Suresi, 256)
Değerli Kardeşlerim sözde değil özde müslüman olmak, Allah’ın emir ve yasaklarına uymak, Efendimiz (s.a.v)’ in izinden gidip onun sünnetine sahip çıkmak ile yerine gelecektir. Allah dışında her ne olursa olsun, dini bilmediğimizden veya öğrenemediğimizden dolayı iman noktasındaki eksikliğin bir tezahürü olan güçsüzlüğümüzü ve iradesizliğimizi veya gücün ve kudretin temsili olarak gördüğümüz şeye yönelmek onu Allah’ın ve Peygamberin önüne geçirmek muhakkaki şirktir. Bunun hiçbir izahı yoktur.
Eğer nasıl bir müslüman olduğunuzu sınamak istiyorsanız sizi seven insanlara şu soruyu sorun; “Din ile Dünya işi çakıştığında hangisini tercih eder?” alacağınız cevap sizin kendi pencerenizden değil, başkasının gözünde nasıl bir müslüman olduğunuzu velhasıl örnek alınacak biri olup olmadığınızı ortaya çıkaracaktır. Müslüman çevresinde örnek alınması gereken biri olmalıdır.
Göklerin ve yerin yaratıcısı, düzeninin hâkimi, Rabbi kimdir?' de. “Allah’tır” de. O halde: “Allah’ı bırakıp, kulları durumundakilerden, kendilerine fayda sağlama, ya da, zarar verme gücüne sahip olmayan koruyucular mı edindiniz?” de. “Önünü görmeyen cahil, kâfir birisiyle, ilerisini gören mü’min bir olur mu hiç? Yahut inkâr karanlıklarıyla iman aydınlığı aynı olur mu?” de. Yoksa Allah’ın yarattığı gibi yaratan, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak putlar icat ettiler de, putların sanal yaratması onlar üzerinde Allah’ın gerçek yaratmasına benzer bir etki mi yaptı? “Allah, her şeyin yaratıcısıdır. O birdir. Karşı konulmaz bir güç sahibidir.” de.” ( Ra’d Suresi, 16)
Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Allah önce gelenleri ve sonra gelenleri (yâni tüm insanları ve cinleri) kıyamet günü, vuku bulmasında şubhe olmayan (hesab) günü için topladığı zaman bir çağına: Kim Allah (rıdâsı) için işlediği bir ibadete (Allah'tan başka bir kimsenin rıdâsını) ortak etti ise, sevabını Allah'tan başkasının (yâni ortak koştuğu kimsenin) yanından taleb etsin. Çünkü Allah, ortakların ortaklıktan en mustağni olanıdır (yâni hiçbir ortaklığa ihtiyacı yoktur), diye çağrıda bulunacaktır." (İbn Mâce, Zuhd, Bab 21, Hadis no: 4203)
Her zaman araştıran, sorgulayan ve kendisine verilenle yetinmeyen olarak kalın.