İyi Günler Güzel Ülkemin Güzel İnsanları
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla, Hamd alemlerin Rabbi olan tüm mülkün tek sahibi, hiç bir şeye muhtaç olmayan, Hayy ve Kayyum olan Allah’a aittir. Salat ve selam O’nun (C.C) habibi , peygamberi ve gözümüzün nuru efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v) Ehl-i Beytine ve Ashabının üzerine olsun.
Değerli din kardeşlerim Allah Celle Şanühü Haşr süresi 21. Ayetinin son cümlesinde لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ mealen “Umulur ki Tefekkür edersiniz.” der. Tefekkür, İslam dininde günahlarını, kainatı, varlıkları, doğayı, yaratıkları, kendini ve Allah'ı düşünmek, ve O'nun yarattığı varlıklardan, kainattaki eşsiz mükemmellikteki düzenden ders çıkarmak şeklinde lugat manası vardır. Yani bizim yapmadığımız yada çok yaptığımız şey. Halbuki Allah Celle Şanühü Kur’an’nın bir çok yerinde buna benzer cümle kurarak bizlerin tefekkür etmemizi, düşünmemizi ister.
Müslüman alemi tefekkürü bıraktı önce bilimi ardından ilimi kaybetti. Bilim eğer sizden çıkarsa geriye büyük bir düşman olarak, acı olarak ve silah olarak döner, nitekim son 150 yıla bakarsanız savunma sanayinde, tıp da, fizikte ve biyolojide geri kalan ülkelerin büyük çoğunluğu müslüman ülkeler olduğunu görürsünüz.
İlim sizden gider yada kaybederseniz değerlerinizi, inanç üzerine kurduğunuz tüm toplumsal değerlerinizi kaybedersiniz. Sonra başkaları gelir size yitiğinizi verme adı altında kendilerinden birşeyler öğretirler. Bu öğrettikleri onların doğruları ama sizin inanç ve değerlerinize yanlış olan şeylerdir, sizlerde bu yanlışları doğru olartak alır ve hayatınıza yansıtırsanız sonra malum şuanki müslüman aleminin durumu ortaya çıkar, dilde müslüman ama yaşantısında müslümanlıktan zerre kadar nasibi almamış bir guruh.
Bilimin ve İlimin önemini gelin ilk ayet ile tefekkür ederim.
Efendimiz (s.a.v) bundan 1407 yıl önce 40 yaşına bastığında, Mekke ve çevresinde iyi bir dost, iyi bir arkadaş, iyi bir akraba, güvelir insan, hayalı, ahlaklı, cömert kısacası sevilen ve itimat edilen biriydi. Daha Allah’ı tanımıyor, Cebarail (a.s) karşılaşmamıştı ve bir eksiği vardı oda ümmi yani okur yazar olmamasıydı. Efendimiz (s.a.v) Nur dağının Hıra mağrasında inziva halindeyken hiç karşılaşmadığı bir şey tarafından hayatı boyunca hiç yapmadığı bir şeye zorlanıyordu, neydi o? Okuma. Hani Cebrail (a.s) Efendimize (s.a.v) eza vererek bir kaç defa okumasını istemişti, O (s.a.v) de ”ben okuma bilmem” demişti. Buraya kadar hep hikaye, fıkra, efsane, dizi, film gibi duyduğumuz belki de idrak etmediğimiz an. Sonra ilk ayet; اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ mealen “Yaratan Rabbinin adıyla oku” (Alak suresi, 1) Peki, hiç düşündünüz mü neyi okuyacaktı, ne vardı? Yazılı bir metin mi vardı? Onu okuyacaktı. İsmi zahiri olarak konulmamış daha bir kitab olmamış Kur’an-ı Kerim’i mi okuyacaktı? İkinci ayetle beraber bakalım;
خَلَقَ الْإِنسَانَ مِنْ عَلَقٍ mealen “İnsanı Alak'tan yarattı” (Alak süresi, 2) (Alak, asılı duran şey, birleşmek, bitişmek gibi lugat manasının yanında, İnsanın yaratılışındaki “alak” evresi, “nutfe” evresinden sonradır. Nutfe; az veya çok saf, hulasa, öz suya manasında olup. Erkeğin menisinden pek az bir miktarının, kadının menisinden yine pek az bir miktarı aşılayan kısma “nutfe” denilmektedir.) burada Allah Celle Şanühü Efendimiz (s.a.v) nezninde bizlere Oku Allah’ın ayetlerini yani yarattığım her şeyi gör, idrak et, rabbinin ne büyük bir kudrete sahip olduğunu nasıl bir emsalsiz yaratma gücünün olduğunu anla, insanın yaradılışına bak, ağaca, hayvana, nebatata, gökyüzüne, aya, güneşe, denize ve içindekilere, herşeye gücü yeten rabbinin ayetini oku, anla ve anlat. Bu bilimdir değerli kardeşlerim çünkü bilimi bırakırsak Allah’ın gücünü ve kudretini anlamakta zorlanırız, bakınınız Allah’ı anlatan bir çok yazı veya görsel yayınlarda yaradılışın inanılmaz güzelliklerini gözler önüne sererek, anlatma gayreti vardır. İşte bilim, bu gayretin ortaya çıkamasındaki yegane unsurdur.
Daha sonra ayetler inip Allah’ın emir ve yasaklarıyla beraber dünya ve ahiret saadetinin nasıl olacağı anlatılmaya başlanınca bu ayetin ikinci bir manası gün yüzüne çıkar; Oku Her şeyi emsalsiz güzellikte yaratan Rabbinin, insan, toplum, tabiat ve yaratıcı ilişkilerine meşrûiyyet getiren, emirleri, yasakları anlatan düzen içeren kitabını, Kur’ân’ı, oku, anla, yaşa ve anlat.
Değerli kardeşlerim bilim ile ilim İslamda asla ayrı düşünülemez geçmişimiz bunun nasıl olduğuna dair örneklerle doludur;
Farabi, Matematik, Botanik, Tıp, Felsefe, Mantık ve Musiki alanında eserler vermiştir. Büyük İslam âlimi, hekim, filozof olarak tanınmış.
İbn-i Sina, tıp alanında mikrobun varlığını keşfeden bilim adamı olup, 150 den fazla eser bırakmıştır bunlardan 17 tanesi tıp ile alakalıdır. Devlet hizmetlerinde bakan, hekim ve filozof olarak görev aldığından gündüz devlet işlerinde gece bilim işlerinde çalışarak eserler ortaya koymuştur.
Ali Kuşçu, Astronomi ve Matematik dâhisi olarak bilinir. Fatih Sultan Mehmet zamanında İstanbul’a gelmiş ve Uluğ Bey Rasathanesinde çalışmıştır. Ayasofya da dersler vermiştir. Fetih Risalesi, Astronomu Risalesi ve risale-i Muhammediye yazmış ve Fatih Sultan Mehmet’e takdim etmiştir.
El Buruni, Astronomi, Tarihçi, Botanikçi, Eczacılık uzmanı, Jeolog, Şair, Mütefekkir, Matematikçi, Coğrafyacı ve Hümanist olarak çok yönlü çalışmış olan bir bilim adamıdır. İlk kitabını 17 yaşında yazmıştır.
Mimar Sinan, Osmanlı İmparatorluğunun gelmiş geçmiş bilinen en büyük mimarlarındandır. 99 yıl hayatına binlerce eser sığdırmış ve 350 ye yakın eser yapmış bunlardan 84 cami 52 mescit, 57 medrese, 35 küçük saray, 20 kervansaray.
Kindi, ilk defa pergel kullanan, sıvıların özgül ağırlıklarını bulan, felsefe, tıp, ilahiyat, siyaset, matematik, astronomi, meteorolojiye, psikolojiden diyalektiğe, optik, kimyanın da aralarında olduğu 20 den fazla farklı alanda 270 e yakın eser vermiş çok yönlü İslam âlimlerinden.
Battani, Matematikte Trigonometriyi bulan ve Müslüman ve Astronomi ve Matematikçi olarak bilinmektedir. Ayın güneş etrafında dönmesini 365 gün, 5 saat, 48 dakika 24 saniye olarak hesaplamıştır.
Razi, Tıp, eczacılık, Simya gibi çok alanda eserler vermiş bir İslam âlimi olup, ilk göz ameliyatını yaptığı bilinmektedir.
Sabit Bin Kurra, Diferansiyeli hesabını İlk o hesaplamıştır. Parabol, Pisagor genel ispatını yapmıştır. 79 eseri olup, 21 tıp, 2 muzik, 25 felsefe, matematik, astronomi alanında eserler vermiştir.
Gördüğünüz gibi İslam tarihinde önemli 10 ismin ne bilimden, ne de ilimden ayrı çalışmadığı ortadadır. Çünkü; Allah ilk emriyle bize Bilimi ve İlimi üstümüze farz kıldı.
“Ve insanlardan ve yürür hayvanlardan ve davarlardan da böylece renkleri muhtelif olanlar (vardır) ve Allah'tan kulları arasında da ancak ilim sahipleri olanlar korkar. Şüphe yok ki, Allah galiptir, yargılayıcıdır.” (Fatır, Sursi, 28)
Efendimiz (s.a.v) buyuruyor ki; “İlim talep etmek / öğrenmek her Müslümana farzdır.” (İbn Mace, Mukaddime, 17)
Her zaman araştıran, sorgulayan ve kendisine verilenle yetinmeyen olarak kalın.