Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
İyi Günler Güzel Ülkemin Güzel İnsanları
Hamd Alemlerin Rabbi, Mülkün Tek Sahibi, Sonsuz Rahmeti ve Merhametiyle bizleri kuşatan, Bağışlayıcı, Affedici olan Allah Celle Şanühüye aittir.
Salat ve Selam efendimiz, Önderimiz ve Alemlere rahmet olarak gelen Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) üzerine olsun.
Kabahat ve sorun, son yüzyılda Müslümanlar üzerine hep aynı taktiklerle gelip her seferinde zafer elde eden İslam düşmanlarında mı yoksa hep aynı delikten sokulan Müslümanlarda mı?
Efendimiz (sav) der ki: "(Akıllı ve olgun) Mü'min aynı delikten iki defa sokulmaz, ısırılmaz.". (Buhârî, Edeb, 83)
Şimdi Madem Akıllı ve olgun Müslüman aynı delikten iki kez sokulmaz bu hadise bakıp “Biz neyiz?” sorunusunu sormak gerekmez mi? Akılsız mı?, Ham mı? Yoksa ...
Bir atasözümüz şöyle der; “Eşek bile aynı çamura iki kez düşmez” Peki, “Biz neyiz? Dikkat ettinizmi öyle bir noktaya gelmişiz ki, ne akıllı ve olgun bir mü'mine benziyoruz, ne de bir eş....
Müslüman; Dünyanın fitnelerine ve şeytanın hilelerine karşı dikkatlidir. Rabbi’ne ibadet eder, emirlerini yerine getirir, yasaklarından kaçınır. Allah’a tam bir teslimiyet içindedir. Rabbi’ne çokça tövbe eder; hata, ihmal ve kusurlarından dolayı bağışlanmasını niyaz eder.
Aile fertlerine karşı sorumluluğunun bilincindedir. Kendine karşı görevlerinin bilincindedir. Anne-babasına iyilik ve ihsanda bulunur. Onların kıymetlerini bilir, değer verir.
Eşine karşı olgun, sevecen ve cana yakın bir eş olur; onun hoşnutluğunu kazanmaya çalışır, ailesine karşı saygılı olmaya, iyilik ve ihsanda bulunmaya gayret eder, sırrını saklar, iyilik, takva ve salih amel işlemede ona yardımcı olur, gönlünü doldurur, ona mutluluk ve huzur verir.
Çocuklarına karşı son derece şefkatli bir annedir. Onların eğitimine yönelik sorumluluğunun farkındadır. Çocuklarına karşı duyduğu sevgi, şefkat ve merhameti onlara hissettirir.
Akraba ve yakınları ile aralarındaki sevgi bağını devam ettirir. Komşularına iyilik ve ihsanda bulunur.
Kardeş ve arkadaşları ile ilişkileri “Allah için sevmek” esasına dayalıdır. Bu ise insanın hayatındaki en yüce, en temiz sevgidir. Zira, her türlü menfaat ve şüpheden uzak bir sevgidir. Bu esas üzerine kurulan ilişki, temizlik ve saflığını Kur’an ve Sünnet’in ışığından alır. Bu yüzden müslüman, kardeşleri ile olan ilişkilerinde dürüst, samimi ve hoşgörülüdür. Bu kardeşlik bağının devam etmesine özen gösterir. Onlarla ilişkilerini kesmez, tartışarak ve sürtüşmeye girerek duygularını incitmez. Mümkün olan hiçbir iyiliği onlardan esirgemez. Onları daima tebessümle, güler yüzle karşılar.
Sosyal ilişkileri çok ileri seviyededir. Bu sosyalliğini, dininin esaslarından ve karşılıklı ilişkiler fıkhının üstün ahlaka ilişkin hükümlerden almıştır.
Güzel Ahlaklıdır, Hile yapmaz, Kötü zanda bulunmaz, Hakka çağırır, İffetli, hayalı ve edep yerlerini korur. Sadece bedeninin mahrem yerlerini değil, gözlerini, kulaklarını haramdan koruduğu gibi, aklını, kalbini, niyetini de her türlü haramdan korur.
Allah ve peygamber sevgisini her şeyden üstün tutar. Allah sevgisi ve Allah korkusu onun bütün vücudunu kaplar.
Her ne suretle olursa olsun, şüpheli şeylerden sakınır.
En büyük gayesi, hakiki bir Müslüman olmaya çalışmak, Müslümanlığın tayin ve telkin eylediği faziletleri yaşamak-yaşatmak ve bu suretle bütün insanlara örnek olmk ve Allahın rızasını ve takdiri kazanıp ebedi saate uzanmaktır.
Yukarıda Müslümanda olması gereken sıfatlarından bir kısmı yazmaya çalıştık. Peki, bize şu şekilde bir soru sorsalar: “Yukarıdaki vasıfların ne kadarı sende var?, sen ne kadar Müslümansın?”
Ortada bir sorun varsa önce sebeplere odaklanıp çözüme oradan gitmeliyiz. Bizler Allah’a (C.C) , Peygambere (s.a.v) ve Kur’an-ı Kerime tam teslimiyetin mahiyetini bilmeden gerçek manada Müslüman olma yolları aradığımız sürece sorunlar ve problemler katlanarak çoğalacaktır.
“Ancak o kimseler ki, tövbe ettiler ve hallerini ıslahta bulundular ve Allah Teâlâ'ya iltica ediverdiler ve dinlerini Allah için halisane kıldılar, onlar müstesna. İşte onlar mü'minler ile beraberdirler. Mü'minlere ise Allah Teâlâ elbette pek büyük mükâfaat verecektir.” (Nisa Suresi, 146)
Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki; "Mü'minleri kendi aralarındaki merhametleşmelerinde, sevişmelerinde, yardımlaşmalarında bir vücut gibi görürsün. Ki vücudun bir organı ağrırsa, vücudunun kalan kısmı uykusuzluk ve humma ile o organ için birbirini çağırır." (Buhârî, salat, 88)
Her zaman araştıran, sorgulayan ve kendisine verilenle yetinmeyen olarak kalın.