İyi Günler Güzel Ülkemin Güzel İnsanları
Ülkemizin önünde yine çokca sorun var. İlk tercihimiz, bunların sebebini aramak mı yoksa bu sorunlara çözüm bulmak mı olmalı? İş güvenliğinde düzeltici ve önleyici faaliyetler vardır, kısaca düzeltici faaliyet: Bir şey olduktan sonra onu sebeplerini inceleyip bir daha olmamasını sağlamak, önleyici faaliyet: bir şey olmadan olması muhtemel durumları saptayıp onu engellemek. Sizce ülkemizde en çok hangisi uygulanılıyor?
Hep beklemedeyiz “hele bir olsun sonra bakarız” olduktan sonrada “bunun olacağını biliyordum keşke şöyle yapsaydım filan” Şuan Ülkemizin önündeki sorunların temeli iki nedenden dolayıdır, 1- Sistemin hantallığı, 2- Bekle gör politikası. Her iki nedende öngöremediğimiz ya da görüp önlem almadığımız her türlü sorunun kaynağıdır. Sistem anayasa değişikliği ile çözülme yoluna girdi umarım çözülür. Peki, vurdumduymazlığımız, yaşayarak öğrenme alışkanlığımız nasıl düzelecek, bunun eğitimle filan düzeleceği de yok ülkede sorumluluk alanlar eğitimsiz mi? değil ama onlarda aynı hatayı sıradan vatandaşın hayatında yaptığı gibi yapıyor hatta defalarca tekrarlıyorlar. Birde ekstralar var dış eller onların maşaları ve kördüğüm. Kim iyi? Kim kötü?
Peki, hangi soruna nasıl yaklaştık: Suriye iç savaşı, Sığınmacıların durumu ve Suriye üzerinden olabilecek güvenlik tehdidi konusunda ne yaptık. Şunu söylemek gerek ki Suriye iç savaşı başlarken ve başladıktan sonra bariz hatalar yaptık ve durumun bu noktalara geleceğini kimse tahmin etmedi. Hatırlayın en çok söylenen söz “Esed’in vakti kalmadı en geç 3.5.9 ay sonra gider” yaklaşık 7 yıl oldu. Sığınmacılar konusunda dini ve manevi değerler gözetildiğinden barınma konusunda yardımcı olduk derken birde baktık ki içimizde ne kanı bozuklar varmış. Sığınmacıları tahkir eden onlarla aynı ortamda bulunmaktan nefret eden veya ettiği söyleyen ama soyuna bakın ya Balkanlardan ya Iraktan veya başka bir yerden gelen muhacir ilginç değil mi? “Sığınmacılar evine” ne kolay söylediniz kendinizi ölçüp biçmeden.
Suriyeliler ucuz işçi oldu yaranamadı, beş para etmez kiralayamadığınız kümeslerinizi aylık 500 TL- 900 TL ye verdiniz onların üzerinden para kazandınız yaranamadılar. Yaranamazlar da kanı bozuk daha kendisinin ne olduğunu bilmeyen insan müsveddelerine yaranamazlar. Kira parası ya da yardım etmek için kızlarına göz diktiler ama namus timsali olarak ortada gezdiler, bunlar geldi ülkeyi pis oldu dediler asıl pisliğin kendisi olduğunu haykırmadık yüzsüzün yüzüne, her gün ölen insanları tv ’de gördüler sahte üzüntüler, sahte kederlenmeler sonra ne işleri var bunların dediler.
Şayet Efendimiz (s.a.v) ve Ashabı Medine’ye göç ettiklerinde bunların aynısını Ensar yapsaydı ne olurdu? Allah Medine’yi yerle bir ederdi hiç şüpheniz olmasın.
Kuzey Suriye’den oluşan tehdit bakıldığında Abd ypg terör örgütüyle iş tutacağı daeşin çıkışı ve ardından gelişen olaylarda aslında belliydi. Salih Müslimi Ankara’ya çağırıp akıllı ol demek yetmeyeceğini bilmek gerekti, zaman içinde daha aktif politika izlenmek istensene şu mendeburlar topluluğu feto pranga oldu ayağımıza ama bunun olabileceğini öngörüp plan yapmak gerekirdi hele ki 17-25 Aralık yaşanmışken.
Fetonun hain olduğu ortaya çıkınca Chp nin onun vagonu olacağı gün gibi aşikârken yine bekle gör dedik. Hadi gezi olaylarını öngöremedik feto orada çok iyi kullanıldı peki şimdi adalet diye gaflete yürünürken ve her türlü provokasyona açıkken “Daeş süsü verilmiş Akp kılığındaki eylemciler yakalanmasaydı ne olacaktı mesela” Dikkat edin hala bekle gör neyi bekliyoruz? Chp ana muhalefet duruşunu sergilemiyor yanında kim olursa olsun gelene kapıyı açıyorken ve her an her şey olabilecekken neyi bekliyoruz neyse bekleyip göreceğiz!
K. Irak Eylül ayında referandum yapacak buda yıllardır planlanan bir şey değil mi? bu olayın Ülkemizin dahli olmadığını düşünmek akla uygun değil o yüzden fazla söze gerek yok. Bekleyip göreceğiz!
Sorunları çözmektense olmadan önce tedbir almak her zaman ilk tercih olmalı neden mi? Çünkü sorunların büyümesi çözümü zorlaştıracak ve karmaşık gale getirecektir.
Şimdi Arap baharı geldi geliyor denildiğinde ateş Fas’tan, Libya’ya doğru ilerlerken sırada Mısır ve Suriye’nin olduğunu öngörüp. Bir oyun varsa o oyuna müdahil olunsaydı örneğin: Mısırda darbenin ayak sesi geldiğinde Mursi ve İhvanın önde gelenleri seçime gitmelerini sağlayıp, onları alıp Türkiye’ye getirseydik veya güvenliklerini sağlasaydık ortalık durulduğunda Mursi üzerinden tekrar Mısır’ı dizayn edebilir miydik?
Suriye’ye ateş yaklaştığında Esed’i Abd veya İngilizlerin kucağına bırakmadan muhaliflerle bir arada tutup seçim çalışması yapılsa veya iş kontrolden çıkmasın diye her iki tarafa da aynı mesafede olunsaydı. Değişim ve düzen planı alttan alta yapılsaydı durum böyle olur muydu? Bunları bilemeyiz ama artık büyük ve güçlü bir devletin yapması gerekenleri umarım yaşayarak öğrenmişizdir!
Feto melaneti için şöyle olsa böyle olsa diyemiyorum çünkü ne yapsan bilgileri olacak adamlar sinir hücrelerine kadar girmiş. Temizlemek zor sadece onlar olsa 1900lardan bu yana içimize giren o kadar feto var ki sadece isimlerindeki harfler değişir yapmak istedikleri ihanet ve onların sahipleri asla değişmez.
“Şüphesiz Allah inananları savunur. Çünkü Allah hain ve nankörlerin hiçbirini sevmez.” (Hacc Süresi, 38)
Her zaman Araştıran, Sorgulayan ve kendisine verilenle yetinmeyen olarak kalın.