Keşmekeşden çıkış
İnsanı günlük hayatın keşmekeşinden çıkarıp sakinliğe ulaştıran farkındalık gelişimidir. Farkındalık, dikkati yoğunlaştırmak, yargılamadan şimdiye odaklanma çalışmaları ile bilinçli dikkat geliştirilmesidir. Bugün yaşanan sorunların kökeni rekabetçi hayat koşullarında, farkındalığın olmaması, hızlanan ve odağına haz duygusunun yerleşmesine uzanmaktadır. Her şey hızlandı ve farkına varılmadan yapılan işler çoğalmaya başladı, gelişen zamanla birlikte gelişen zihin de tercihleri bilinçli halden çıkarıp otomatik pilota devretti. Otomatik pilot araç sürerken, camı kapatırken, her seferinde ‘nasıl yapıyorum’ diye düşünmeden yapabilmeyi sağlayan yönetim sistemidir. Bu sistemde bir iş yaparken zihinden başka düşüncelerin akmaya devam edebilmesidir. Otomatik pilot yaşamı kolaylaştırdı ama yenilen yemeğin farkında olmayı, elde tutulan bardağın konulduğu yeri hatırlamayı da engelledi. Bu nedenle, otomatik pilotta yaşam, hayatın büyük bir kısmının gözden kaçırılması anlamı da taşır. Otomatik pilot yönetimi ele aldığında insan kiminle konuştuğunu, arabayı nereye park ettiğini, işe hangi yoldan gittiğini, filmde neler olduğunu, neler hissettiğini fark etmez. Beden ve zihin o anlarda ayrı yerlerde demektir. Otomatik pilot da yaşam insanın kendisi, yaşadığı çevre ve diğer insanlarla temasın kesilmesi demektir. Kısa süreli otomatik pilot kullanımı faydalı olsa da uzun süreli kullanımda unutkanlık, yorgunluk ve stres yapar. Ancak bir odaya girip ne için geldiğini unutmak, tam bir şey söyleyecekken unutmak “otomatik pilottan” çıkış anlarıdır. Son yılların hızlanan ve hazza dayanan kültürü, otomatik pilotta geçen zamanları artırıyor. Hatta anlar, günler değil yılları otomatik pilotta geçen insan sayısı da az değil. Ama otomatik pilot, tepkilerimiz istenen sonuçları vermiyor, işe yaramıyor. Çıkış için farkındalık, alışılagelmiş zihinsel işleyişten çıkabilmek gerekiyor. Farkındalık dikkati bilinçli olarak bedene zihne ve düşüncelere yönlendirmek demektir. Çünkü düşünce duygu ve davranışlar zincirleme olarak meydana gelir. Hisler algılar, düşünce anlam yükler ve duygular tepkiyi gösterir. Duyularla algılanan verilerin akılda düşüncelerle yorumlanarak duygular oluşur ve tepkiler ortaya çıkar.
İnsanın aklından günde 60-90 bin civarında düşünce geçermiş. Bunun %90’nı ise geçmişe, %10 ise geleceğe ait düşüncelermiş. Buda insanın hep aynı şeyleri, aynı şekilde düşündüğü anlamına gelir. O halde aynı şekilde düşünüyor ve yaşıyorsa farklı sonuç elde etmesi mümkün değildir. Farklı sonuç elde etmek isteyenlerin bu kısır döngüden çıkmayı öğrenmesi gerekir. Hatta zihinde durmadan tekrar eden gereksiz düşünceler “zihinsel geviş getirme” olarak literatüre girmiştir. Gün içerisinde fark etmeden üstelik de hiç istemezken aynı problemlere, takılıp, çözüme ulaştırmaksızın düşünüp durmasıdır. İnsan kendini sürekli bir şekilde kısır döngü içinde aynı düşüncelere kaptırmış olarak bulmasıdır. Bu hal ilerlediğinde, insanı yaşamdan koparıp eve kapanma ve iş yapamaz duruma getirebilir. Bu bir kısır döngü, karmaşa, keşmekeş hali gibidir. Bu durumdan çıkış ise farkındalıkla aşlar. Farkındalık zihnin tamamen durması olmayıp zihin de oluşan düşüncelere kulak vermek, zihnin nereye gittiğini, nerelerden ne bağlantılar kurduğunu, geçmişe veya geleceğe gittiğini fark edip izleyebilme halidir. Ama “zihni yine aynı zihinle izlemenin çelişkisi” ise işin en zorlu yanı. “Bu yola akılla çıkılır sonra akıldan da çıkılır” diyor ve “yola gönülle devam edilir” diyerek bitiriyor sözünü sevgili Mevlana. Eğer işlerin çokluğundan şikâyetçi, sürekli bir yorgunluk halinde ve huzursuzluk had safhada ise bir şeyler yanlış mesajı var demektir. Eğer insan bu dünyada huzuru bulmak istiyorsa kin, nefret, öfke, kıskançlık, hırs, haset gibi duyguların efendisi olan nefsle “az yemek, az konuşmak, az uyumak” ile mücadele etmelidir. İnsan bir günde bunları yapmaz. Doğrudur. Ama gün be gün adım adım yapabilir. Bunun için iyi bir planlama, öz denetim ve keyfi öteleyebilme becerisi gerekiyor. Abraham Lincoln, “disiplin şimdi istediğin şey ile en çok istediğin şey arasında seçim yapmaktır” diyerek zevki ötelemenin başarıdaki etkisini vurgular. Farkındalık için ilk adımlar zihni,
- Kıskançlık, kin, nefret, öfke gibi duygulardan da arındırmak.
- Yargılamadan kabul edebilmek
- Saygı, güven ve sevgi düzeyine geçerek huzura ulaşmak gerek.