Nasıl sevelim...
Her yerde sürekli karşımıza çıkan bir deyim var, " işinizi sevin" ama düşük ücretle gece gündüz çalışıp ev geçindirmeye çalışan biri nasıl sevsin? Üstelik ülkemizde okula gidemeyip, zor işlerde veya okusa bile istediği iş bulamayıp istemediği işte çalışmak zorunda kalan kişi işini nasıl sevsin? Ayrıca çok para verilse bile kimsenin yapmak istemediği, işleri yapmak zorunda olan kişi o işi nasıl sevsin?
Bugün birçok kişi eziyetli olmasına rağmen düşük ücretli ve sevilmeyecek türden işlerde çalışmak zorundadır. Ayrıca, yapılan bir çalışmada Türkiye’de çalışanların sadece %7’nin işine bağlı ve işini severek yapan kişiler olduğu belirlenmiş.
Çalışacağız hayatımız sağlıkla sürdürmek için, mecburuz ama Goethe'nin dediği gibi "önce para için sağlıklarını, sonra da sağlık için paralarını kaybederek" değil. Ahmet Mithat'ın dediği gibi "Sağlıklı olmak, hayat kavgasında başarının birinci şartıdır" sözünü ilke edinerek çalışılmalıdır.
Günümüz dünyasında ise "Her şey bedeli karşılığında verilir" ilkesi geçerlidir ve iş hayatı da bundan azade değildir . "Sevdiği işi yapmak" bir motivasyon sözü olarak sıklıkla kullanılıyor ama iş hayatında "Çalışan emeğinin, iş veren de parasının karşılığını almak istiyor". Burada iki tarafın isteklerinin de optimum noktada karşılanması, kilit noktasını oluşturuyor.
"İş sevilmez" sadece yaşamak in gerekli parayı kazanmak için iş yapılır anlayışı da var. Ama "çalışmayı sevme" ve" çalışkanlık durumu" , başarı ve mutlulukla iş yapma nedeni olabiliyor. Çalışkan insanlar
1. Zamanı iyi kullanır,
2. Mutlaka bir ideali vardır,
3. Azimli ve sabırlıdır.
4. Sorumluluk duygusu yüksektir
5.Elinden gelenin en iyisi için çabalar.
Buda çalışkan insanların toplumda kolay beğenmeyen,mükemmelci, antisosyal ve içine kapanık ve duygusuz oldukları algısına sebep olabilmektedir. Ancak aldıkları iş iyi yapma, zamanından önce teslim etme gibi özelikleri onları güvenilir kişiler yapar. İnsanlar sevdikleri iş arayışından öne çalışkanlık açısından değerlendirirken verdikleri dürüst cevaplarla, doğru çözümü bulabilirler. Sevilen iş için gerekenleri yapmak yada şikayetle geçen bir hayat sürmek. İnsan kendi seçimini bu konuda yapmış oluyor. Ama herkes için çalışmak alışkanlıktır ve edinilebilir.
1. Hedefler koymak,
2. İş akış planı ve iş tanımı yapmak
3. Her işe süre koymak
3. İşi küçük adımlara bölmek
4. Belirli aralarla mola vermek
5. Dikkat dağıtıcılardan uzaklaşmak
6. Kolaylaştırıcı kullanmak
7. Yardım almak
"Başarı büyük işler yapmakla değil, küçük işleri de güzel yapmaktan geçer". Bunun içinde en önemli konu yapmaya duyulan ihtiyaç, zorunluluktur. Matematikçi genç hikayesi bunu anlatır. "Derse geç kalan bir matematik öğrencisi hocanın tahtaya yazdığı formülü defterine geçirir. Bu formülü çözmek için saatlerce uğraşır ve bitirir. Öğrenci notu düşerse bursu kesileceği için zorunluluk duygusu ile uğraşır ve sonunda çözer. Hoca hayretler içinde sen her matematikçinin çözmeye çalıştığı çok ünlü denklemin çözümünü bulmuşsun der. Öğrenci şaşkınlık içinde çözülmeyecek miydi? der...
Sürekli problemlerle karşılaşmak ve her karşılaşılan problemde yeter artık derken, yeni bir problemle yüz yüze gelmek hiç kolay değil. Vazgeçmek veya ertelemek çekici gelir insana. Ama "insan gayretleri kadar sonuç alır ve başarılı olur". "Çalışkanlık başarıyı, başarıda işi sevdirir". Bazı insanlar bir zamanlar bir şeylere inanmasa, gayret etmese ve emek vermese bugün insanların hayatını kolaylaştıran birçok yenilik de olmazdı. Geçmişte emek verip uğraşan nesiler bugünü kurdu. "Gelecek de bugünkü nesillerin gayretlerine bağlı olarak şekilleneceğine göre iş bugün bizlere düşüyor. O nedenle çalışkanlık becerisini genç yaşlarda edinmek geleceğin istenilen yöne taşınmasını sağlayan yegane güç olacaktır. Çünkü "Başarı sebep değil sonuçtur, ve ancak gereğini yapmakla elde edilir".