2015 yılında çok kıymetli bir dostum aracılığıyla tanımıştım kendisini. Yüz yüze hiç görüşmedik ama bende nasıl bir iz bıraktığını bu gün daha iyi anlıyorum.
Selefi çizgiye daha yakın, acizane kendisiyle bir çok konuda ayrı düşüncelerim olan kıymetli Prof. Dr. Yusuf Işıcık hocam hakkın rahmetine yürümüş.Necmeddin Erbakan Üniversitesi Konya İlahiyat Fakültesi emekli öğretim görevlisi idi. Kuran-ı anlama alanında yapmış olduğu bilimsel çalışmalarıyla bir çok insanın yüreğne dokunacak iyiliklere imzasını atmış iyilikleri yüzüne söylendiğinde edebinden yüzü kızaracak kadar da beyefendi olan Yusuf hocamın hatırası ve izleri elbette uzun süre belleğimizden silinmeyecek.
Hayatın anlamı da aslında sadece bu değil mi? Geçip giderken ardında bıraktığı güzel izlerle gökkubbedeki hoş sadayı hayatına şahit edebilmek...
Sürüp giden hayatlarımızın hiç alışık olmadığımız şekilde bir kaç gün içinde elimizden kayıp gittiği bir dönemi yaşıyoruz. Bir büyüğümüzün vefat haberini almadan geçen günümüz neredeyse yok gibi... Bir döneme iz bırakmış kıymetli insanlar yıldız kayar gibi birer birer kayıp gidiyorlar dünyamızdan. Hepsi de derinden yaralıyor yüreklerimizi.
Ömer Döngeloğlu'nun vefatıyla başladı...İlim bilim ve sanat camiasından bir çok güzel insan güzel atlara binip teker teker giderken arkalarında sevenlerinin acılı yüreğini bırakıyorlardı şüphesiz...
Ben ise en son Hasan Onat hocam vefat ettiğinde bu acıyı derinden yaşamı günlerce üzüntüsünü üzerimden atamamıştım. Ondan sonra ilk defa böyle bir duygu yoğunluğu yaşıyorum. Diyebilirim ki babamı kaybettiğimde duyduğum acının yönüyle bu gün hissettiğim acının yönü aynı.
****
Prof. Dr. Yusuf ışıcık hocam yakınlarda önemli bir ameliyat geçirmişti; o zaman içim çok yanmış ve bunu çok garip bulmuştum. Sanki bir şey olacak ve ben hocamdan haber alamayacaktım. Bu gün anlıyorumki o zaman hissettiklerim geliyorum diyen bir ''son rüzgarı''nın esintisiymiş... Sonra iyi olduğunu kendisi duyurunca çok sevindik tabi.
Geçen gün de içinde ''koronadan yanan ciğerim'' ifadesi geçen bir paylaşım yapmıştı. Ben bunu toplumsal illetin içinde hissettirdiği acıya hamletmiş kendisinin de bu illetle pençeleştiğini aklıma bile getirmemiştim. Meğer o günlerde hocam hastalıkla pençeleşiyor ve ciğerleri gerçekten yanıyormuş. Bu gerçeği onu kaybedince anlayabildiğim için kendisine hayır dualarımı iletememiş olmak gerçekten çok üzücü. Şimdi onun ardından tüm benliğimin duaya kestiğini hissediyor ve bu hissiyatımı ona ulaştırması için rabbime dualar ediyorum. Bu vesileyle yakınlarına, sevenlerine ve hepimize sabır diliyorum.
Yusuf hocamı selefi çizgiye yakın olmasına rağmen selefilerin yüzakı diyebileceğim aydın ve ufku geniş bir insan olarak tanıyorum. Bir konuda kafama bir şey takıldığında kafamdaki soruları çözen ve söylediklerini her zaman delillendirebilen, samimiyetiyle kapısını her an çalabildiğim, saygıdeğer, bir o kadar da beyefendi kişiliğiyle belleğimde izi hiç kaybolmayacak bir insan olduğunu burdan ifade etmek istiyorum. Rabbbim tanıklık olarak kabul etsin. Makamını ise âli eylesin.
****
Kıymetli hocalarımız birer birer giderken bir dönemin kapandığı hissi ile onlara sağlıklarında kıymetli olduklarını neden söyleyemedim diye hayıflanıyor insan...
Hasan Hocam vefat ettiğinde bu duyguyu çok derinden yaşadığımda bundan sonra kendisinden istifade ettiğim tüm hocalarıma minnet ve şükranlarımı iletip, kıymetini bildiğimi onlar yaşarken kendilerine söylemek için, söz vermiştim. Sonra bir kaç tanesine bunu ifade ettim ancak bu da bende hocalarıma ''sırada sen varsın'' hissiyatını uyandırma çekincesi oluşturdu. Nihayetinde ben söyleyemedim ve onlar hep gittiler.
Şimdi bu ölüm vesilesiyle sırasını bekleyenlerden biri olarak üzerimde emeği olan, kendisinden öyle ya da böyle istifade ettiğim tüm hocalarıma ve hoca vasfı taşımayan büyüklerime yürekten duyduğum minneti ve ağlıklı uzun ömür dileklerimi buradan ifade etmek istiyorum.
****
Bu Korona illeti ne çok insanı aldı götürdü hayatımızdan. Ortaya çıkması ve alıp götürmesi çok kısa sürdüğünden olsa gerek hayata bakışımızı değiştirdi sanki. İnsanın bir şeyleri yaşaması bilmesinden çok daha farklı... Bildiğimiz şeyleri yaşadığımızda tüm benliğimiz inanca kesiyor sanki. Üç beş gün önce yazısını okuduğumuz, paylaşımlarını gördüğümüz insanların üç beş gün sonra aramızdan gitmesi, her seferinde hayata bağlandığımız ipin ne kadar da pamuktan olduğunu bir kez daha hissettiriyor.
Bu virüs labaratuvarda mı üretildi kendiliğinden mi ortaya çıktı bilmiyorum ama dünyada çok değişik şeyler olduğunu biliyor, hissediyorum.
Bir dönemi kapatıp yeni bir dönemi açacak güçte küresel bir felaketle yüz yüzeyiz. Bu felaket bizi kendimizle yüzleştirdi adeta. Dünyaya müdahalesiyle onu yaşanmaz hale getiren insanlık, şimdi kendi eliyle yarattığı bataklıkta boğuluyor. Gemi büyük. Hepimiz içindeyiz; belki hep birlikte batacağız ya da bir kısmımız kurtulacak ama dünyanın sinir uçlarıyla oynayanların bilim kurgu filmleriyle ortaya koydukları hayal dünyalarındaki cinneti bir şekilde yaşıyoruz hepimiz.